ONDÖRDÜNCÜ ASIRDAN BU YANA TÜRK İÇTİMAİ MÜESSESELERİNE KISA BİR BAKIŞ
Kâh ağır kâh sür'atli akan bir sel gibi, devamlı ve bereketli çağıltılarla Ortaasya'dan Anadolu'ya yürüyen Türklüğün içtimaî hayâtını, elde çok sağlam vesikalar dahî olsa, devirlere ayırmak, bir zinciri halkalarından çözerek, devam ve teselsülünü kesmek demek olur.
Târih ve zaman, durdurulup dondurulamayacağına göre, içtimaî tekâmül ve hassasiyetin de yürüyen çağlarla beraber bâzı kayıpları ve kazançları olacağı aşikârdır. Ancak bu değişmeyi cevher ve prensiplerde değil, şekil ve suretlerde görüp, tesbît ve kabul etmek gerekir.
Onun için de XIV. Asırdaki Türkün hayâtı ile XVI. Yüzyıldaki Türkün hayâtı, ana hatları ve temel görüşleri ile, târihî ve an'anevî bir uzayış ve devamdan ibarettir.
Türk cemiyetinin bu sosyal nizamlar ve prensipler örgüsü, asırlar boyu bir içtimaî îman olarak, Tanzimat'a kadar hükmünü ve fermanını yürütmüştür.
Ancak, devletin kumanda köprüsünden gelen fakat ilmî ve millî değerden mahrum, bu bilir bilmez inkılâpla ardına kadar Garb'a açılan kapıdan, bin yıllık içtimaî ve târihî kıymetler sistemi cansız bir ceset gibi dışarı fırlatılırken, Garbın sosyal nizamları da, fâtihâne bir gurur ve bir zafer edası ile içeri girmiştir.
Türklerde Âîle
Suya atılan bir taşın merkezden muhite yaptığı halkalar gibi, en az bin yıllık Türk içtimâi hayâtının da dâima bir noktadan, memleket sathının bütününe doğru yayılan bir genişleme ve tesir merkezi vardır: Aile.
Islâmiyeti kabul etmiş bütün Türk diyarlarında, dînin getirdiği unsurların teklif ve tavsiyeleri istikametine teveccüh edilmişse de, Türkün aile bünyesi, her zaman târihî çizgilerine sâdık kalmış ve millî ananesini muhafaza etmiştir. Onun için de Türklerde aile müessesesi, asırlar boyu huyunu, âdetini, görenek ve geleneğini devam ettirmiştir. Sanki tek meş'aleden tutuşturulan yüzlerce meş'ale gibi, her asırda ve her devirde elden ele, dilden dile, gönülden gönüle emânet ettiği millî ve târihî yapısından tek taş düşürmeden, kal'e metanetini muhafaza eylemiş ve mahremiyetini bozucu unsurlardan kendini korumasını bilmiştir.