RestoraTÜRK

  • Yazı boyutunu yükselt
  • Varsayılan yazı boyutu
  • Yazı boyutunu düşür
Anasayfa Koruma ve Restorasyon Taşınmaz Kültür Varlıklarının Değerlendirilmesi

Taşınmaz Kültür Varlıklarının Değerlendirilmesi

Taşınmaz kültür varlıklarının değerlendirilmesi

Taşınmaz kültür ve doğa varlıklarının (anıtlar ve sitler) saptanarak ulusal kültür varlıkları kütüğüBazı ülkelerde çok sayıda yapı koruma kapsamına alınırken, kimi ülkede anıtlar gerçekte hak ettiklerinin altında bir statüyle değerlendirildiklerinden zarar görmektedir. Türkiye'deki değerlendirme sistemi değişen yasalarla birlikte zaman içinde değişime uğramıştır; bu konuda uzmanlar arasında tam bir düşünce birliğine ulaşılmış değildir.  Tartışmaların daha sağlıklı kararların alınmasına uygun ortam hazırlayacağını ve ulusal bilinçlenme düzeyinin yükselmesiyle bunun gerçekleşebileceğini umut ediyoruz. Şu anda geçerli olan değerlendirme düzeni Türkiye'de kültür ve doğa varlıkları ile ilgili bilimsel ilkeleri saptayan "Taşınmaz kültür varlıklarını koruma yüksek kurulu'nun 28.2.1995' de aldığı kararla belirlenmiştir. Bu karara göre, taşınmaz kültür varlıkları iki bölümde incelenmektedir:

1. Grup yapılar:
Evrensel, ulusal ya da yöresel düzeyde mimari değere sahip; "tarihi, anı ve estetik nitelikleriyle korunması zorunlu" yapılardır. Antik yapılar (Aspendos Tiyatrosu. Ayasofya); Ortaçağ yapıları (Erzurum Çifte Minareli Medrese, Kayseri Döner Kümbet), dini ve askeri mimarlık örnekleri (Sûleymaniye Camii, Yedikule Hisarı Taşkışla), su yapıları (Taksim  Maksemi. III. Ahmet Çeşmesi), saraylar (Edirne Cihannüma Kasrı, Topkapı Sarayı), plan düzeni, strüktürü bezemesi ve malzemesiyle korunması gereken konutlar bu küme içinde yer almaktadır.

2. Grup yapılar: Kentsel çevreyi oluşturan, yöreye karakter veren, geleneksel yapım tekniğiyle yapılmış binalar bu gruba girmektedir. Ufak iç değişikliklerle yeni bir kullanıma uyarlanacak binalar (eski fabrikalar, depolar, çağdaş isteklere göre yeniden düzenlenecek 19. yüzyıl konut, han ve apartmanları) bu kapsamda yer almaktadır.

Taşınmaz kültür varlıklarının değerlendirilmesini kişisel yargıların tartışılabilirliğinden kurtararak, bilimsel bir temele oturtmak için uluslararası düzeyde çalışmalar sürdürülmektedir. Henüz ortak bir sistem oluşturulamamıştır; ancak anıtın tarihi, estetik, ve teknik açısından önemini açıklamaya yardımcı olabilecek bir ölçü sistemi Almanya'da G.Kiesow taralından geliştirilmiştir. Hessen Eyaleti Anıt Koruma Müdürlüğü'nce kabul edilen değerlendirme düzenince değerlendirme dört ana başlıkta toplanmaktadır:

1 Sanat tarihi değeri (en çok 40 puan)

Üstün sanat değeri taşımak.
Üslup  gelişimi,  tipolojik gelişim  açısından önemli olmak.
Üslüp gelişimi, tipolojik gelişim açısından önemli olmak,
Ünlü bir sanatçı, mimarla ilişkili olmak,
Bir sanat üslubunun temsilcisi olmak.
Üstün nitelikli veya zengin bir cephe düzenine. bezemeye, iç düzene sahip olmak.

2 Şehircilik yönünden önemi (en çok 40 puan)

Peyzaj veya kent görünümü açısından önemli olmak; bulunduğu yerin simgesi olarak kabul edilmek,
Önemli bir anıtın çevresinde yer alan ve ona. ölçek veren, vazgeçilmez bir bileşen olmak,
Bir külliye veya mimari bütünün parçası olmak,
Bir şehircilik tasarımının parçası olmak.

3 Tarihi önemi (en çok 20 puan)

Yerleşme ve konut gelişimi açısından önemli olmak.
Ünlü bir kişinin doğduğu, yaşadığı veya öldüğü bina olmak,
Önemli bir politik olayla ilişkili olmak.
Sosyal tarih açısından önemli olmak.
Halkbilimi ve yörenin tarihi acısından önemli ol mak,
Yöre söylencelerine göre anı değeri taşımak,
Sanayi, ticaret, ulaşım tarihi açısından önemli olmak.

4. Teknik önemi (en çok 20 puan)

Üstün nitelikli yapım özelliğine ve strüktür düzenine sahip olmak.
Özenli bir İşçilikle yapılmış olmak,
Özgün tasarımı iyi korunmuş durumda olmak,
İçte ve dışta ilk tasarıma ait renk düzenini iyi korumuş olmak,
Sağlam olmak.

Yukarıda sıralanan özelliklere sahip olma durumlarına dayanılarak değerlendirilen yapılardan:

80 puandan yukarı alanlar A grubuna girmekte ve bu eserlerde hiçbir değişikliğe izin verilmemektedir.
60-80 arasında puan alanlar B grubuna girmekte ve yalnız iç düzenlerinde sınırlı değişiklik yapılmasına izin verilmektedir.
40-60 arasında puan alanlar C grubuna girmekte ve cephe gerisinde kalan  bölümlerinde değişiklik yapılmasına izin verilmektedir.
20- 40 arasında puan alanlar D grubuna girmekte ve yalnız cepheleri, belli bir yönden görünüşleri veya bazı yapı ayrıntıları korunmaktadır.

Anıtların, kültür varlıklarının korunmasında asıl olan onların genel görünümleriyle olduğu kadar özgün tarihi dokularıyla da yaşatılmalandır. Dere celendirme bu açıdan çok önem taşımaktadır. 1. grup yapılar aynen korunabilmektedirler. 2. grup yapılarda çoğu kez ancak cepheler korunmaktadır. Plan özellikleri çoğunlukla değişime uğramaktadır. Türkiye'de tescil çalışmaları çok geciktiği için. birçok tarihi kentimizde tarihi çevre büyük ölçüde  koruma perspektifi olmayan İmar planlarıyla yenilenmiş ve tarihi dokudan geriye kalanlar, özellikle konutlar, bozulmuş, ölçeği değişmiş dokular la kuşatılmışlardır. Bu alanlarda ancak çok önemli sivil yapıların aynen, kendi gabarisinde korunması söz konusu olabilmektedir. Kısmen bozulmuş tarihi dokuyu yoğun yeni yapılanma taleplerine karşı korumak, ancak yoğun kamu oyu desteği ekonomik yardım ve iyi planlama ile başarılabilir. Yanında 6 ya da 8 katlı apartmanlar yükselmiş iki katlı bir ahşap evin korunabilmesi, imar planlarının çevreye tanımış olduğu haklar nedeniyle çoğu kez olanaksızdır. Bu durumda, binanın üstüne ek katlar yapılmasına izin verilmekte, ya da tarihi yapı fotoğrafla belgelendikten sonra yıkılmaktadır.

Anıtların değerlerinin altında sınıflandırılması; yani aslında iç ve dış düzeniyle korunması gereken bir yapının, yıkılıp, iç düzeni değiştirilerek yeniden yapılmasına olanak veren bir düzenin egemen olması sonucu kültür varlığı erozyonu hızlanmıştır. Restorasyonlar gerçek anlamda tarihi yaşatmak, özgün malzemeyi, yapım tekniğini, strüktürü bozmamak, dokuya sadık kalmak yerine, yenilemeler şeklinde yapılmaktadır. Son olarak 1995'de gözden geçirilen  değerlendirme düzeni ile anıtlara yapılacak müdahaleler "bakım" ve "onarım" başlıkları altında toplanmıştır. Türkiye'de 1970'lerde kentsel koruma ile ilgili yasal düzenlemenin getirilmesine karşın, koruma için gerekli kaynakların ayrılmaması, kültür varlığı sahiplerine teknik yardım sağlanmaması, bu alandaki uy gulamaların koruma  eğitimi almamış kişiler tarafından yürütülmesi, denetimin gerçek anlamda yapılmaması sonucu istenilen hedefe ulaşılamamıştır. Bu gibi konuların ülkenin ekonomik sıkıntıları ve uzman kadro istihdamı gibi sorunlarıyla iç içe olduğu kuşkusuzdur.

 

-------

Ahunbay, Z. - Tarihi Çevre Koruma ve Restorasyon s.31-36

 

Reklam
Reklam
Giriş yaparak üyelerin sahip olduğu birçok bilgiden yararlanabilir ve RestoraTÜRK FORUM'da bütün herşeyi özgürce konuşabilirsiniz...

Hoşça vakit geçirmeniz dileğiyle...




Copyright © 2002 - 2011 Designed by  
YASAL UYARI