kombi servisimedyum
demirdokum demirdokum servis bosch servis bosch servisi vaillant servis susler servis auer servis ariston servis protherm servis ferroli servis
 

RestoraTÜRK

  • Yazı boyutunu yükselt
  • Varsayılan yazı boyutu
  • Yazı boyutunu düşür




Paylaş      

Anasayfa Sanat Sanat Tarihi Frigyalılarda Sanat-1

Frigyalılarda Sanat-1

FRİGLER

Günümüzden 3.000 (2.757) yıl kadar önce Thrak kökenli, Balkanlardan, Trakya ve boğazlar üzerinden Anadoluya geçmiş. Büyük olasılıkla Hititleri yerle bir eden kavimler içinde yer alan halk topluluğudur.
Daha sonra  Orta Anadolu'da Kızılırmak ve Konya bölgeleriyle Tuz Gölü'ne kadar uzanan yörede yaşamışlardır.

Frigya Bölgesi
Kesin olmamakla birlikte yaklaşık olarak bölgenin sınırları şöyledir:Hellenistik Çağ'da Frigya Epiktetos (Küçük Frigya) adını taşıyan ve Friglerce kutsal olan esas bölge, Afyonkarahisar ile Eskişehir arasındaki dağlık yöreydi. Başkent Gordion da bu bölgedeydi Daha doğuda bulunan Ankyra (Ankara) da önemli bir Frig yerleşmesidir. Kızılırmak kavsinin doğusunda kalan ve bir çoğu aynı zamanda önemli birer Hitit yerleşmeleri olan Pazarlı, Alaca-höyük, Boğazköy, Alişar, Kültepe ve Göllüdağ da Frig yerleşmeleri arasındadır. Batıda Lidya Bölgesi sınır oluşturur, güneybatıda Göller Bölgesi'ne kadar uzanır. Zile yakınlarındaki Masat Höyük ile Samsun yakınlarındaki Akalan, Frigya Bölgesi'nin kuzey sınırını çizer (Frigya etkisinde kalan günümüz şehirleri
Afyon , Kütahya ,Afyon ,Ankara ,Konya , Uşak ,Denizli ,Burdur ,Isparta ,
Kırşehir , Kırıkkale , Çankırı , Çorumdur).

Tarih

Frig tarihine ilişkin bilgiler çok kısıtlıdır. İ.Ö. 1200 yıllarında Hitit imparatorluğunu ortadan kaldıran ve Deniz Kavimleri adı verilen toplulukların içinde Friglerin de yer aldığına ilişkin ipuçları vardır. İ.Ö. 12-8 y.y'lar arasında Anadolu’da süren Karanlık Çağ'dan sonra İ.Ö. 8 yy.'ın ortalarında Orta Anadolu'da tarih sahnesine çıktıkları görülmektedir. Başkentleri Ankara’nın Polatlı ilçesinin batısında yer alan Gordion (Yassıhöyük) idi. Frig Devleti'nin ilk kralı, başkent Gordion'a da adını vermiş olan Gordios'tur. Bu krala ve egemen olduğu dönemin siyasal olaylarına ilişkin bilgi yoktur Gordios'tan sonra yerine oğlu Midas geçti. Midas, Yunanlıların gözünde her tuttuğunu altın yaptığı söylenen bir kişiydi.

Nitekim Midas, Orta Yunanistan'da bulunan ünlü Delphoi Apollon Tapınağı'na adadığı altın ve fildişinden yapılmış görkemli tahtıyla Yunanlıları büyülemişti. İ.Ö.8 yy.ın ikinci yarısına rastlayan bu olay sırasında Midas, Batı Anadolu'da yaşayan komşuları Lidyalılar ve Yunanlılarla barış içindeydi. Bu barışı kanıtlayan en önemli olay İ.Ö.8yy.ın son çeyreğinde Midas'ın Batı Anadolu’da bulunan Yunan kentlerinden Kyme Kralı Agamemnon'un kızıyla evlenmesidir

Daha  çok  bir  söylenceler  kralı olan Midas'ın Asur ile barış yaparak bu tehlikeyi ortadan kaldırdığı ve batı dünyasına yöneldiği  bilinmektedir. Bu döneme ilişkin kesin belgeler olmamakla birlikte Friglerin  Lidya'yı  etki alanı içinde tuttuğu söylenebilir. İ.Ö.700 yılları başlarında Kafkaslar'dan Anadolu'ya inen Kimmerler,  önce Urartularla savaşmışlarsa da  daha sonra Batı Anadolu'ya doğru ilerlediler. Kısa  sürede  Frigya sınırına ulaşan Kimmerler, tüm Frigya'yı yıkıma uğrattılar. Yenilgiye uğrayan Midas üzüntüsünden öküz kanı içerek yaşamına son verdi (İ.Ö.676). Midas'ın ölümüyle  Frig Devleti ortadan kalkmadı. Bazı yerel beylikler Perslerin Anadolu'ya giriş tarihi olan İ.Ö. 547'ye kadar yaşamlarını sürdürdüler.

Frigler Anadolu'ya  Troya Vlla'nın tahribinden sonra, M.Ö. 11. yüzyılın ortalarında gelmiş oldukları halde, onları M.Ö.750'den önce kanıtlayacak hiçbir buluntuya rastlanmamıştır. Frig kalıntıları Anadolu'nun yüzlerce ören yerinde bollukla ele geçtiği halde onların hiçbiri 8. yüzyıldan öteye işaret etmemektedir. Nitekim Afşar, Boğazköy, Kültepe, Alacahöyük, Gordion gibi en önemli merkezlerdeki Frig eserlerinin hepsi M.Ö.750 tarihlerinden sonraya aittir. Adı geçen önemli ören yerlerinde Frig ürünleri ile birlikte bulunan Yakın Şark eserlerinin de hiçbiri M.Ö.750 tarihinden eski değildir.

Öyle anlaşılıyor ki ilk Frig topluluklarının nüfusu azdı ve onlar belki de daha çok göçebe bir yaşam sürdürüyorlardı. Onun için kalıntıları da o oranda az olduğu gibi tanımları da şimdilik imkansızdır.
Helenler bakımından Midas dönemi mitoloji konusudur. Bununla birlikte Eusebios'un kroniğinde Midas iki defa anılmakta, krallığının başlangıcı M.Ö.738 ve boğa kanı içerek öldüğü yıl da M.Ö. 695 tarihli verilmektedir. Eusebios'tan elde ettiğimiz bu iki tarih, Asur yazılı kaynakları ile aşağı yukarı uyum içindedir. Çünkü Midas'ın adı Asur kralı Sargon'un yıllıklarında ilk kez 717 sonra 712'de ve son kez 709 tarihlerinde anılmaktadır. Frig krallığının kronolojisi bakımından Asur yazılı kaynakları başka bilgi vermemektedir. Ancak Arrian'dan ve Justin'den öğrendiğimize göre Midas'tan önce babası Gordios krallık etmiştir. Nitekim Gordion sözcüğünün Gordios'tan gelişi bu gerçeği açıklamaktadır. Midas'ın, Sargon yıllıklarından en geç 717'de kral olduğunu bildiğimize göre Gordios'a 30 yıllık bir egemenlik süresi ayırırsak Frigya Krallığı'nın 750 sıralarında Gordios tarafından kurulmuş olduğunu söyleyebiliriz. Bu tarih aşağıda göreceğimiz üzere seramik ürünlerinin incelenmesinden elde edilen kronolojiyi de desteklemektedir. Elimizdeki arkeolojik buluntuların verdiği ikonografik ve stil özelliklerine göre Frig sanatı beş evre göstermektedir:

1 - Erken Evre (M.Ö. 750-730)
2- Geçiş Evresi (M.Ö. 730-725)
3- Olgun Evre  (M.Ö. 725-650)
4- Subgeometrik Evre (M.Ö. 650-575)
5- Geç Frig Evresi (M.Ö. 575-300)


Erken Evre (M.Ö. 750-730)
Fryg sanatının ilk evresini siluet figürlü vazolar tanımlarlar. Ortalama boyları 40, enleri ise 50 cm. olan bu kapların özellikleri şunlardır:

Yarıdan az olan alt bölümleri boyasız ve tasvirsizdir. Tasvirli ve tasvirsiz bölümleri bir silme, yani kabarık bir kuşak bazen de boyalı bir şerit ayırır. Kabin tasvirli üst bölümü birbirlerinden 4 kulpla ayrılmış 4 metoptan oluşur. Metoplar dikine üç bölüme ayrılır: En üstte ışınlar sırası, sonra içi çeşitli bezemelerle ya da sadece dalgalı bir çizgi ile bezeli dar bir şerit, en altta da baş sahne yer alır. Bu üç katlı metop iki yandan trigliph biçimli 2-3 ince şeritle sınırlandırılmıştır.

Baş sahne siluet halinde çizilmiş geyik türü figürlerden, konsantrik daireciklerden, bazen de stilize edilmiş ağaç resimlerinden oluşur. Bu tür kaplar Alişar'dan ve Boğazköy'den başka Konya'da ve Maşat'ta da bulunmuş olup, onlara Gordion'da rastlanmamıştır.

Silueti stile ait kaplarda görülen başlıca öğeler Helen geometrik vazolarının özellikleridir, yani alt bölümün tasvirsiz bölümden kuşakla ayrılması metop kompozisyonu, siluet figürler, ortalan noktalı dairecikler, ışın sırası Helen Geometrik sanatında görülen motiflerdir .Bu öğeler 8. yüzyılda Helen dünyası dışında başka yerde mevcut değildir. Sisam'da bulunmuş bir Doğu Helen kraterindeki siluet figürler ve konsantrik dairecikler Frig kabında gördüklerimizin yakın benzeridirler. New York Metropolitan Museum'daki Attika kraterinin prothesis sahnesinde görülen siluet figürlerle ortaları noktalı dairecikler de Frig kaplarını anımsatırlar. Metropolitan Museum'daki krater M.Ö. 750, Sisam'daki krater ise M.Ö. 740 sıralarına tarihlenmektedirler. Bunlara göre Frig kaplarının 740-730 yıllarında yapılmış okluklarını söyleyebiliriz.

Geçiş Stili (M.Ö. 730-725)

Alişar'da bulunmuş iki güzel krater bir Geçiş Stili karakteri taşırlar. İkisi de Erken Stil kraterlerinin biçimlerini sürdürürler; buna karşılık biraz sonra tanıyacağımız Olgun Stilin geometrik bezemeleri ile süslüdürler. Kraterlerden birinde siluet figürler devam ederse de, onlar burada çok zarif bir görünüm kazanmışlardır.
Sadece geometrik süslerle bezeli kraterde gördüğümüz öğeler ve özellikle meander frizi, Attika Geometrik Sanatının baş motifidir. Bu nedenle Geçiş Stilini M.Ö. 730-725 sıralarına tarihlemek doğru olsa gerektir.

Olgun Stil (M.Ö. 725-650)

Erken ve Geçiş stillerinde olduğu gibi Olgun Stilin de en güzel örneklerini Alişar'da buluruz. Ancak Olgun Stil Gordion'da daha yeni boyutlara ulaşır. Gordion'da Erken Stilin bulunmaması buna karşılık Olgun Stilin ilk kez Alişar'da ortaya çıkması, ancak Gordion'da yeni nitelikler kazanması, Frig Beyliği merkezinin Alişar'dan Gordion'a geçmiş olabileceği düşüncesini akla getirmektedir. Bir hipotez olarak Gordios'un önce Alişar'da bir beyliğe sahip olduğu sonradan Asur tehditlerinden uzak kalmak için Gordion'u kurduğu kanısındayız. Demirçağ bölümünde ilk Frig topluluklarının Güneydoğu Anadolu'da yerleştiklerini görmüştük. Bu nedenle ilk Frig eserlerinin Alişar ve Boğazköy gibi merkezlerde meydana çıkması anlamlıdır; öyle anlaşılıyor ki Balkanlardan gelen Frigler, zamanla geldikleri yere doğru çekilmek zorunda kalmışlardır. Nitekim 6. yüzyılda Frig merkezi Eskişehir-Afyon yöresine geçmiştir.

Olgun Stilde Helen etkisi daha belirgindir. Hatta bazı kap biçimleri bile Attika geometrik örneklerinin benzeridirler. Birçok kap şekilleri ise Geç Bronz Çağı ve Buckel-keramik vazo biçimlerini sürdürürler. Bununla beraber Olgun Stilin parlak evresinde seramik sanatı, ilginç ve özgün kap şekilleri geliştirirler. Bazı kaplarda figüratif konularda Geç Hitit etkileri göze çarpar. Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde yer alan bir Gordion kabındaki aslan tasviri ikonografi bakımından Geleneksel Geç Hitit tipindedir. Ancak noktalardan oluşan vücut bezemeleri Erken Attika ve Kyklad işliklerinin çalışma yöntemini anımsatırlar.

Subgeometrik Stil (M.Ö. 650-575)

Bir Ankara tümülüsünde bulunan İon kuşlu kâsesinin gösterdiği Frigler 7. yüzyılın ortasında Helen sanat eserleri ithal etmeye başlamışlardır. Bu arada Boğazköy ve Alacahöyük'te elde edilen seramik eserlerde İon Geçgeometrik ve Subgeometrik vazoculuğundaki T-motifinin de taklit edildiğini görüyoruz. Daha başka kaplarda da İon Subgeometrik seramiğinin etkileri göze çarpmaktadır. Subgeometrik etkilerinin Orta Anadolu'ya beş on yıllık bir gecikme ile gelmiş  oldukları tahmin edilmektedir.

Geç Frig Stili (M.Ö. 575-300)
Geç Frig sanatı seramikte olsun heykelcilikte olsun İon modellerinin taşralı taklitlerinden oluşur. Kap şekilleri bir ölçüde Olgun Stili kısmen yaşatırlarsa da aslan ve sfenks tasvirleri İon sanatının acemice kopyaları olarak görülmektedir. Buna karşılık heykelcilikte İon etkisine rağmen başarılı eserler ortaya çıkmıştır. Özellikle Ankara'da bulunan Kibele kabartmaları özünde İon heykelciliğinin büyük etkisinde olmakla birlikte M.Ö. 550-500 sıralarında kendine öz bir Frig stili oluşturmaktadırlar.

Bu dönemde Frig beylikleri Afyonkarahisar ve Eskişehir yöresinde eski Frig sanatını yaşatan, kayalardan oyulmuş kült ve mezar anıtları yapmışlardır. Olgun Stil çağında mevcut olmayan bu kaya anıtları, Anadolu'nun en ilginç ve en değerli eserleri arasında yer alırlar.

Afyonkarahisar yanındaki Büyük Aslantaş adı ile anılan anıtsal kaya mezarının cephesinde görülen iki aslan Geç Hitit tipini yaşatırlar .Bu nedenle söz konusu mezarı 8.yüzyıla tarihleyenler olmuştur. Oysa ayağa dikilmiş durumdaki aslanların altında, mezar kapısının iki yanında yatar vaziyette başlan ile bize bakan iki aslan 6. yüzyılın ortalarından beri tanıdığımız İon mezar aslanlarının şemasındadırlar.
Söz konusu mezar anıtının hemen on adım batısındaki Kırık Aslantaş Mezarının yan yüzüne ait aslan başı da bütün ikonografık ayrıntıları (kulağının biçimi, göz altındaki iki palmet şekilli stilizasyonu, açık ağzı, dışarı çıkmış ve alt dudağa yapışık dili, omuz stilizasyonu ve yelesi) bakımından M.Ö.8. yüzyılın son dörtlüğünden bir aslan tasviridir.

Geri kalan Frig kült ve mezar anıtlarının da 6. yüzyılda ortaya çıkmış olduğu bazı sanat tarihcilerince kabul görmektedir. Frig kaya anıtlarının bazıları ise Helenistik ve Roma Dönemlerine aittirler. Ancak her iki dönemin kaya mezarlarının Frig yanı pek kalmamıştır.

Frig sanatı Çeşitli Frig merkezlerinde yapılmış olan kazılar sonunda açığa çıkarılmış olan buluntular, Friglerin kendi dönemleri içinde oldukça gelişmiş bir uygarlığa sahip olduklarını ortaya, koymaktadır. Özellikle başkent Gordion, Pazarlı ve Pessinus'ta (bugün Ballıhisar) ele geçirilen çeşitli buluntular bunu kanıtlamaktadır.

Frigler, özellikle maden işçiliğinde çok ileri gimişlerdi. Kaya ve taş mimaride kullanılan malzemeyi işlemek için madenden çeşitli aletler yapıyorlardı. Evlerinin çatı ve cephelerinin bazı kısımları boyalı kabartmalarla süslü toprak levhalarla kaplanmıştı.Bu tarz yapılara genellikle Gordion civarında rastlanılmıştır. Gordion'da yapılan kazılarda açığa çıkarılan mimarlık kalıntılarından Friglerin, önde bir giriş holü ile bunun arkasında uzanan büyük bir salondan oluşan megaron planlı yapılar yaptıkları anlaşılmıştır. Gordion'da saray olma olasılığı bulunan üç büyük megarondan birinin tabanı mozaikle döşelidir. Evlerin görünümleri hakkındaki bilgi Gordion'da bulunmuş olan bir duvar resmiyle, kayalara oyulmuş kutsal yapılardan öğrenilmektedir. Çatılar Semerdam biçimindedir. Kaya anıtlarındaki kapılar oymalarla süslüdür. İ.Ö. 6. yy.da evlerin dış kaplamaları pişmiş topraktan yapılmış kabartma bezekli levhalarla süslenmeye başlanmıştır. Bunların en güzel örnekleri pazarlı kazılarında ortayaçıkarılmıştır.

Gordion'un İ.Ö. 8 yüzyılda yapılmış olan kalesinin bulunan parçaları ve 10 m.ye yaklaşan taştan yapılma görkemli kapısı askeri mimarlık için iyi bir fikir vermektedir.Kapının yumuşak kireç taşından yapılmış 9 m. yüksekliğindeki kısmı günümüze kadar korunmuş anıtsal bir yapıdır.
           
Frig mimarlığının bir başka uğraş alanı da ölü gömme geleneği gereğince yapılan kaya mezarları ve tümülüslerdir. Kaya mezarlarına iç Batı Anadolu' nun çeşitli yerlerinde rastlanmaktadır Cepheleri ev biçiminde yapılan bu anıtların bazılarında aslan kabartmaları da bulunmaktadır Bir kapıyla girilen mezar odalarının tamamı mezar soyguncularınca soyulduğu için mezar eşyalarından günümüze ulaşan olmamıştır. 

Frig soylularının gömüldüğü bir başka mezar türü olan tümülüslere (yığma mezarlar)de çeşitli yörelerde rastlanmaktadır.

Gordion’da yüze yakın tümülüs vardır. Bunların en büyüğü 250 m çapında, 53 m yüksekliğinde olan Büyük Tümülüs’tür. Bir çok tümülüsün mezar odasının bulunamamasına karşın Büyük Tümülüs’ün mezar odası bulunmuştur. 5.15 x 6.20m boyutlarında 325 m yüksekliğindedir. Ele geçen zengin buluntular yazılı belge bulunmaması nedeniyle mezarın sahibinin Midas ya da babası Gordıos'a ait olabileceği tahmin edilmektedir. Soylular kendilerine anıtsal mezarlar yaparken, halk da kendilerine basit mezarlar yaparlardı.

 

 

Reklam
Reklam
Giriş yaparak üyelerin sahip olduğu birçok bilgiden yararlanabilir ve RestoraTÜRK FORUM'da bütün herşeyi özgürce konuşabilirsiniz...

Hoşça vakit geçirmeniz dileğiyle...




Copyright © 2002 - 2011 Designed by  
YASAL UYARI