SAMİHA AYVERDİ
(1905 – 1993)
DİLE HÂKİMİYETİ, DERİN KÜLTÜRÜ VE MÜKEMMEL TÜRKÇESİYLE SON ASRIN EN MÜHİM EDEBİYATÇILARINDAN
Kültür, kişinin şahsiyetinden bir parçadır. Kişiyi tamamlayan değerlerden biridir. Aynı zamanda insanın hayatı sona erdikten sonra ismini devam ettiren ve kendinden sonrakilere de yol gösteren, sahip olduğu gizli bir hazinedir. Bir yazar veya şair ise kültürünü okuyucusuna; yazdıklarıyla sergiler ve aktarır. İlhan Ayverdi’nin de dediği gibi; “Kelimeler; boş bir kalıptır, onu yazarlar ve şairler doldurur. Dil taşıyıcıdır. Bir milletin kültürünü, sanatını, imânını, düşünüş sistemini, yaşayış özelliklerini, sahip olduğu değerleri, asırlar boyunca dünden bugüne taşıyan kutsal bir nehir gibidir.” İşte sahip olduğu hazineyi en güzel bir şekilde kullanarak, gelecek nesillere gerek dil, gerek kültür ve fikir sahasında ışık tutacak eserler bırakan, edebiyat dünyamızın, Türkçeyi en güzel şekilde kullanan önemli isimlerinden biri de Samiha Ayverdi hanımefendidir.
Samiha Ayverdi; 25 Kasım 1905’te Ramazan ayının Kadir gecesine rastlayan gününde, İstanbul Şehzadebaşı’nda dünyaya gelmiştir. Babası Piyade Kaymakamı (Yarbay) İsmail Hakkı Bey’dir. Annesi Fatma Meliha Hanım’dır. Babasının soyunun Ramazanoğulları’na kadar, annesinin ise Kanuni’ye kadar uzandığı Samiha hanımın naklettiği bir bilgidir. Dindar bir çevrede yetişen Samiha Hanım resmi öğrenimini Süleymaniye Numune Kız Mektebi’nde tamamlamıştır. Eğitimine özel dersler alarak devam etmiştir. Kültürlü, edebiyatsever kimselerin olduğu bir çevrede büyüyen Samiha Ayverdi; çok iyi bir Fransızca eğitimi almış, felsefe, tarih, edebiyat ve tasavvuf alanında kendisini yetiştirmiştir. Her büyük şahsiyet gibi onun hayatına da yön veren bir isim elbette ki vardır; Samiha hanım, mütefekkir ve mutasavvıf Ken’an Rifâî hazretlerinin gösterdiği yolu takip etmiş, hazretten özel eğitim almıştır.
1938 yılında ilk romanı “ Aşk Budur” u yazarak roman hayatına giriş yapan Samiha Ayverdi, 1946 yılında fikir ve tarihi eserler yazmaya başlar. Daha sonra hatıralarını da okuyucusu ile paylaşır. 1966 senesinde Türk Ev Kadınları Derneği’nin kuruculuğuna, 1970 senesinde ise ağabeyi Ekrem Hakkı Ayverdi ve hanımı İlhan Ayverdi ile beraber Kubbealtı Cemiyeti’nin kurulmasına öncülük eder. 1978 yılında vakıf statüsüne geçen Kubbealtı Cemiyeti, hâlâ hizmetine devam etmektedir.
87 yıllık hizmet ömrünün ardından, okunması insana lezzet veren, Türkçeyi kullanırken yakaladığı estetik doruklara ulaşan birçok roman, deneme, hikâye, inceleme, makale, fıkra gibi eserlerini, okuyucularına miras bırakan Samiha Ayverdi, aynı zamanda birçok talebe yetiştirmeyi de ihmal etmemiştir. Özellikle eserlerinde tasavvufi görüşü benimsemesi dikkat çekilecek bir noktadır. Tarihin en zevkli anlarını onun kaleminden nesillere aktarmak ne büyük nimettir. Öyle ki, kendisi bizzat tarihin o safhalarında yaşamış, yaşayanlarla beraber vakit geçirmiştir. Rumeli Türklüğünün içinde yetişen ve sonra da İstanbul Türk estetiğinde zirveye ulaşan bir edebiyatçı, tasavvuf ve fikir insanıdır.
Dile hâkimiyeti ile bilinen Samiha Ayverdi Kubbealtı Cemiyetini de bu niyetle kurmuştur. Bir dil akademisi olması için temelleri atılan cemiyet fikri, İlhan Ayverdi tarafından Samiha hanıma sunulur. İlhan hanım daha fikrini söylemeden, Samiha hanımın aynı düşüncelerle olumlu cevap vermesi, bu yola baş koymuş iki kişinin yüreğinin artık aynı yerde attığının bir göstergesi olmuştur.
Birçok eseri önemli kuruluşlar tarafından ödüle lâyık görülmüştür. Eserleri raflarda bir külliyat olarak yer alarak, bizlere tarihten birer ışık olmuşlardır. Samiha hanım mütevazı, hoşgörülü, talebelerine iyi bir hoca hanım, kendisini insanlığa hizmette mesul gören ender bir kişilikti. Türkçesi konuşurken de çok zarif, kuvvetli ve yalındı. Her konuya hâkimdi, çok az konuşurdu. Talebelerinden Cemalnur Sargut hanımefendi onun için şu sözleri söylemiştir; ” Onun yanındayken, ilminden, halinden, bakışından, her şeyinden bir şey öğrenirdik.” Hocasını her şeyiyle kabullenmiş, sevmiş ve takip etmiş bir talebenin sözleridir bu. Hocalığı talebelerine ayna olmak gibi gören Samiha Ayverdi, talebelerine anne, abla, baba ve aynı zamanda dost olmuştur. Gönlündeki samimi duyguları ne şekilde yansıttığını talebelerine bıraktığı izlerden anlamak mümkündür.
Samiha Ayverdi 22 Mart 1993 günü hakkın rahmetine kavuşmuştur. 24 Mart Ramazan Bayramı’nın ilk günü Zeytinburnu’ndaki Merkez Efendi camiinde cenaze namazı kılınarak, yine buradaki kabristanda yatan hocasının ayakucundaki kabre defnedilmiştir. Geriye otuzu aşkın birbirinden değerli eseri, her biri karanlıktan aydınlığa fer olabilecek nitelikte kıymetli fikirleri, güzel hizmetlerle devam eden Kubbealtı vakfı ve kendisine değer veren talebeleri ve okuyucuları kalmıştır.
Ne güzel, kubbede hoş bir seda bırakabilmek… Kendisini rahmetle anıyoruz.
İnternet kaynaklı