Edebiyat Müze Kütüphaneleri Bilgi-İletişim
Edebiyat Müze Kütüphaneleri
Dünyanın çeşitli ülkelerinde tanınmış yazarlar adına edebiyat evleri ve müzeleri vardır. Edebiyat evleri ve müzeleri bulundukları kentin, edebiyat ve estetik kültürünün yaşandığı ve geliştirildiği ortamlardır. Bu kurumların koleksiyonlarında güncel estetik ve edebiyat ile ilgili yapıtlar bulunduğu gibi eski elyazmaları ve basma eserler de sergilenmektedir.
Türkiye edebiyat alanında zengin bir birikime sahiptir. Bunun yanı sıra giderek gelişen çok yönlü bir güncel edebiyat üretimi görülmektedir. Sadece 2010 yılında 570 yeni roman yayımlanmıştır.
Bu çerçevede oluşturulan Edebiyat Müze Kütüphaneleri;
- Adana; Karacaoğlan
- Ankara; Mehmet Akif Ersoy
- Diyarbakır; Ahmet Arif
- Erzurum; Erzurumlu Emrah
- İstanbul; Ahmet Hamdi Tanpınar
- Kütahya; Evliya Çelebi
Devamını oku...
Yusuf Has Hâcib - Kutadgu Bilig
Yusuf Has Hacib, Türk dili ve edebiyatı için temel bir eser olan Kutadgu Bilig (Kutlu kılan bilgi) kitabının yazarıdır. Kutadgu Bilig 6645 beyitlik bir eserdir.
(M.S. 1017) 11. yüzyılın başlarında Karahanlı Devleti'nin Balasagun şehrinde dünyaya gelen Yusuf Has Hâcib İyi bir eğitim gördü. Çağının geçerli bilimlerinin yanı sıra Arapça ve Farsça da öğrendi. Balasagun'da yazmaya başladığı Kutadgu Bilig (Mutluluk Bilgisi) adlı yapıtını 1069 yılında Kaşgar'da tamamlayarak Karahanlı hakanlarından Ebû Ali Hasan ibn Süleyman Arslan Hakan'a sunmuştur. 1077 yılında Kaşgar'da vefat etti. Türbesi bu kenttedir.
Kutadgu Bilig, her iki dünyada da mutluluğa kavuşmak için gidilmesi gereken yolu göstermek maksadıyla yazılmıştır. Yusuf Has Hâcib'e göre, öteki Dünya'yı kazanmak için bu dünyadan el etek çekerek yalnızca ibadetle vakit geçirmek doğru değildir. Çünkü böyle bir insanın ne kendisine ne de toplumuna bir yararı vardır; Oysa başkalarına yararlı olmayanlar ölülere benzer; Bir insanın erdemi, ancak başka insanlar arasındayken belli olur. Asıl din yolu, kötüleri iyileştirmek, cefaya karşı vefa göstermek ve yanlışları bağışlamaktan geçer. İnsanlara hizmet etmek suretiyle faydalı olmak, bir kimseyi, hem bu dünyada hem de öteki dünyada mutlu kılacaktır.
Kudadgu Bilig'den 1 Her şeyden önce kadir ve bir olan Tanrı gelir, sonsuz hamd ve sena da ancak ona lâyıktır. 2 Büyüklük sahibi, kadir, zü 'l-celâl; yaratan, türeten ve kudretin kemâline sahip olan Tanrıdır. 3 Yer, gök ve mahlûkların rabbı her kesin rızkını hazırlamıştır; sen güle-güle ye. 4 Herkese saymadan rızkını verir; herkese yedırır, fakat kendisi yemez. 5 Bücün canlıları hiç bir zaman aç bırakmaz, var ettiklerinin hepsine yedirir ve içirir. 6 Nasıl ki, diledi ve her şey oldu; böylece o kimi isterse, onu yüceltir. 7 O seçkin resule salât ve selâm, yine arkadaşlarına selâm ve ihtiram. 8 Muhammed peygamber mahlûkların başıdır, o bütün bunların göz üstünde kaşıdır. 9 Yine bu kitap çok aziz bir kitaptır; bilen için bir bilgi denizidir. 10 Değerli bilgiler ile süslenmiştir; artık sen şükret ve kanaatkar ol. 11 Bunların her birine bir çok hakimlerin sözlerini inciler dizer gibi sıralamıştır. 12 Meşrik hükümdarı, maçinlüer beyi, bilgili, anlayışlı, dünyanın ileri gelenleri, 13 Hepsi bu kitabı benimsemişler ve hazînelerine koyup, saklamışlardır. 14 Birinden birine miras olarak kalır, bunlar da kendilerine alıp, başkalarına vermezlermış.
Devamını oku...
Kurt Masalı
KURT MASALI
Kurt bir akşam acıkmıştı Dağlarda ava çıkmıştı
Bakınarak sağa sola Geldi en işlek bir yola
Dedi: ”Bu çok güzel bir yer, Bir kısmetim varsa eğer,
Ayağıma gelir kendi.” Seçtiği yeri beğendi.
Geçti öyle hayli zaman Bir katır çıktı uzaktan
Devamını oku...
Türk Edebiyatı Vakfı Binası Açıldı
Türk Edebiyatı Vakfı'nın ve dergisinin hizmet verdiği Cevrî Kalfa Mektebi, uzun süren restorasyon döneminin ardından yenilenmiş haliyle açıldı.
Vakfın kurucusu Ahmet Kabaklı'nın ölümünün 10. yıldönümü anma programları kapsamında gerçekleşen açılış töreninde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, vakfın bu tarihî binada yeni edebiyatçılar yetiştirmeye devam edeceğini söyledi.
Sene 1808... Alemdar Mustafa Paşa sarayı basınca, tahtta oturmakta olan II. Mustafa, korkuya kapılıp eski padişah III. Selim ile şehzade II. Mahmud'un katlini ister. Sultan Selim öldürülür. Sıra şehzadededir. Silahlı adamlar genç şehzadenin peşinde koşarken merdiven başında bir kadın belirir. Cevrî Kalfa, elindeki bir tas dolusu sıcak külü savurmaya başlar. Aşağıdakiler gözlerini ovuştururken, Şehzade Mahmud'a da taht yolu açılmıştır. II. Mahmud, Cevrî Kalfa'nın iyiliğini unutmaz. Adına Üsküdar'da bir cami, Divanyolu'nda da sıbyan mektebi yaptırır. 1985'te Türk Edebiyatı Vakfı'na tahsis edilen Cevrî Kalfa Sıbyan Mektebi'nin restorasyonu tamamlandı. Vakfın ve Türk Edebiyatı Dergisi'nin kurucusu Ahmet Kabaklı'nın ölümünün 10. yıldönümü anma programları çerçevesinde, Türk Edebiyatı Vakfı ve Edebiyat Kıraathanesi'nin açılış töreni dün yapıldı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı törende Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile Ahmet Kabaklı'nın yakınları, dostları ve sevenleri de yer aldı.
Devamını oku...
Ay
AY
Bütün gün kırlarda, deniz kenarlarında dolaştık. Güneş, hayale müsaade etmeyecek tarzda her şeyi vâzıh ve berrak gösterdiği için yalnız gözlerimizle yaşadık ve hiç eğlenmedik.
Ağaçların tozlu yapraklarını, kayalar üzerinde durup soluyan kertenkeleleri, denizin kirli suları altında cam kırıklarını, paslı tenekeleri, eski pabuç naaşlarını seyretmenin ne kadar çabuk ruha kesel verdiğini tecrübe etmeyen var mı?
Güneşli kırlarda geçen bir gezinti gününden sonra, akşamüstü, eve mahzun ve nevmîd dönmemenin mümkün olmadığını tecrübelerimle bilirim. Güneş, bütün gün, insana doğru fakat acı şeyler söyleyen bir arkadaştır. Onun ışığında eğlenmenin ve mesut olmanın hiç imkânı var mı?
Devamını oku...
Şiir ve Edebiyat Sohbetleri
Şiir ve Edebiyat Sohbetleri
Birçokları gibi, benim de dilime bâzen bir söz, bir cümle, bir beyit takılır, tekrarlarım. Bir târihte Neşâti’nin:
Gittin ammâ ki kodun hasret ile cânı bile İstemem sensiz olan sohbet-i yârânı bile
Mısralarındaki buruk zevki tadıyordum. Arkasından, bir vak’a hatırladım.: Bir vapur yolculuğunda, bir Fransız yazarı, tanınmış bir Türk edibine:
- Bir Türk şiiri var mıdır?
Demek tuhaflığında bulundu. Bu soru, şunun için tuhaftı ki şiirsiz millet hatta kabile tasavvuru yanlıştır. Bir zamanlar Fransız krallarının, hükümdarından himâye talebettiği milleti ise şiirsiz tasavvur etmek büsbütün tuhaf olmak lazım gelir. Türk edibi, Fransıza XVII. Asır şairi Neşâti’nin bir gazelini okudu ve açıkladı. Şiiri ses ve mânâ olarak zevkle dinleyen Fransız, bilhassa son beyti duyunca:
Devamını oku...
Cengiz Aytmatov kimdir?
Ünlü Kırgız yazarı, çevirmen, gazeteci ve politikacı, 12 Aralık 1928'de Kırgızistan'ın Talas Eyaleti 'ne bağlı Şeker Köyü'nde doğdu. Bişkek'de Veteriner Fakültesi'nden mezun oldu. Yazarlığa 1952' de başlayan Aytmatov, 1959'da Kırgız Pravdası gazetesinde muhabir oldu. Daha sonra Povesti Gori Stepey (Dağlar ve Steplerden Masallar) adlı öykü kitabıyla büyük ün kazandı. Bu eseri, 1963'te Lenin Ödülü'ne lâyık görüldü ve bu ödül onu aynı zamanda en genç Lenin Ödüllü yazar da yaptı.
Eserlerini, Kırgızca ve Rusça olarak kaleme alan Aytmatov, eserlerinin çoğunda tema olarak aşk, dostluk, savaş döneminin acıları ve kahramanlıkları ile Kırgız gençliğinin gelenek ve göreneklerine bağlılığını seçti. Aytmatov, milletinin tarih boyunca kazandığı sosyal, kültürel, ahlaki, edebi, askeri yani bütün maddi ve manevi zenginliğini eserlerine yansıtmış, yaşadığı coğrafyanın insanının tarih içinde kazandığı değerleri, acılarını, kahramanlıklarını, tecrübelerini yazıya döküp ölümsüzleştirmiş, halkının içinde düştüğü zor durumları eserlerinde en güzel şekilde anlatmış, onların çözümlerine dair ipuçları göstermiş, eserlerinde kendi ifadesi ile ‘tipik insan'ı ortaya koymaya çalışmış bir yazardır.
Devamını oku...
YÜZYILIN YAZARI CENGİZ AYTMATOV
Ünü ülkesinin sınırlarını aşan ve kitapları büyük bir beğeni ile okunan Cengiz Aytmatov, doğup büyüdüğü Kırgızistan coğrafyasının kültür damarından ve binlerce yıllık geçmişi olan gelenek ırmağından beslenerek, özgünlüğü, otantikliği, insanı yüreğinden yakalayan olağanüstü/büyüleyici üslup güzelliği ve entellektüel birikimi ile yaşadığımız yüzyılın müstesna yazarı sayılmayı fazlasıyla hak etmiş bir isim.
Aytmatov’u bütün derinliği ve yoğunluğu ile analiz etmek, eserlerini bir münekkid idraki ile irdelemek, tespit ve teşhis operasyonuna tabi tutmak, yorucu çalışmalar gerektirir.
Biz bu özgün ve farklı yazarın fikir dünyasına, ana başlıklarla ışık düşürmeye çalışacağız. Aytmatov’un eserlerine edebî ve estetik yaklaşım denemesi olacak bu.
Devamını oku...
AŞKIN LİRİK DESTANI
Ön planda, aşkın ve hüznün lirik destanının yazıyor gibi görünse de, onun usta bir sembolizmle bezediği ve âdeta şiir cümlesi gibi yoğun bir psikoloji, yoğun bir sosyal gönderme/çağrışım, soyutlama, ve telmih yüklü anlatışının arka planını sezebilenler, ondaki insanı ezen sosyal baskılara karşı çıkışı, insanın tarafını tutuşu kolaylıkla görebilirler.
Aşk ve lirizm Aytmatov’da, insanı derinden yakalamak, düşüncesini sarsmak ve duygusallığa açılan pencereden ufuk ötesine açılarak; kültürel kimlik şuurlanışına uzanmak için bir vasıtadır.
Devamını oku...
SEMBOLLERİN DİLİ
Cengiz Aytmatov, bütün usta yazarlar gibi düz cümlelerle değil, sosyal ve ironik çağrışımları olan cümlelerle konuşuyor. Adeta insanın ve yaşadığı atmosferin röntgenini çekiyor. Bu güçlü ve özgün üslubuyla tabiata ve hayvanlara bile bir insan karakteri yüklüyor, onları kişileştiriyor. Bu yönü ile de, edebiyat dünyasında eşsiz ve tektir.
Cengiz Aytmatov yüzyılın tartışmasız en güçlü yazarıdır. En güçlülerden biri değil, biriciği. Tek olanıdır. Öyle ki, dünya edebiyatının devi diye nitelendirilen Dostoyevski bile, eğer yaşıyor olsaydı, Aytmatov’un insanı derinden sarsan büyüleyici üslubu karşısında hasedinden ölürdü.
Devamını oku...
|
|