Nihad Sâmi Banarlı
(I8 Nisan 1907 - 13 Ağustos 1973) Nihad Sâmi Banarlı, Cumhuriyet devrinin yetiştirdiği en önemli edebiyat öğretmeni, edebiyat târihçisi ve yazarlarındandır. Şiir, tiyatro, hikâye, roman alanlarında da eserleri olan Nihad Sâmi Banarlı özellikle lise edebiyat ders kitapları, Resimli Türk Edebiyâtı Târihi, çeşitli gazete ve dergilerdeki yazıları ile tanınmıştır. Diğer değerli bir hizmeti de Yahya Kemal'le ilgili çalışmaları ve Yahya Kemal'in perâkende yazılar halinde olan nesirlerini ve bâzıları çeşitli dergilerde neşredilmiş şiirlerini toplayarak neşretmesi ve Yahya Kemâl Müzesi'ni kurmasıdır.
18 Nisan 1907'de İstanbul'un Fâtih semtinde dünyâya gelmiştir. Babası Trabzon eşrâfından Alemdarzâde İlyas Sâmi Bey,annesi Trabzon'un köklü âilelerinden Nâdire Hanım'dır. Edebiyat târihimizin ve kültürümüzün köşe taşlarından olan Banarlı hoca ve insan olarak tam bir "İstanbul Efendisi" idi. Edebiyat târihindeki yeri dışında "hocaların hocası" olarak da anılan Banarlı Hoca'yı, büyük hürmetle bağlı olduğu Sâmiha Ayverdi de "Devrimizin Atabeki" olarak vasıflandırmıştır. Mükemmel bir hoca idi. Şahsiyetli idi. Kendi mevzuunda engin bir bilgiye sâhipti. Dilimizi, dînimizi, milletimizi, mânevî değerlerimizi, bizi biz yapan unsurları, târihî kıymetlerimizi çok sever ve bu sevgiyi ve bilgiyi talebesine de aktarıp onlara bir istikamet ve şuur verirdi.
Talebesine aktardığı bilgiler yanında onlara kibarlığı, nezâketi, üslûp sâhibi olmayı, titiz ve disiplinli çalışmayı millî olmayı ve millî kalmayı öğretti. Dil zevkini tattırdı. Güzel Türkçenin özelliklerini, zenginliklerini ve ne kadar mükemmel bir dil olduğununu ve dilimizin özelliklerini öğretti.
Devamını oku...
|
100 TEMEL ESER
100 TEMEL ESER
TÜRK EDEBİYATI
|
1 |
• M. Kemal Atatürk |
-Nutuk |
2 |
• Kutadgu Bilig'den Seçmeler |
|
3 |
• Dede Korkut Hikâyeleri |
|
4 |
• Yunus Emre Divanı'ndan Seçmeler |
|
5 |
• Mevlana |
-Mesnevî'den Seçmeler |
6 |
• Nasreddin Hoca Fıkralarından seçmeler |
|
7 |
• Divan Şiirinden Seçmeler |
|
8 |
• Halk Şiirinden Seçmeler |
|
9 |
• Evliya Çelebi |
-Seyahatnâmesi'nden Seçmeler |
10 |
• Kerem ile Aslı |
|
11 |
• Samipaşazade Sezai |
-Sergüzeşt |
12 |
• Halit Ziya Uşaklıgil |
-Mai ve Siyah |
13 |
• Hüseyin Rahmi Gürpınar |
-Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç |
14 |
• Ahmet Rasim |
-Şehir Mektupları |
15 |
• Ahmet Hikmet Müftüoğlu |
-Çağlayanlar |
16 |
• Ömer Seyfettin |
-Hikâyelerden Seçmeler |
17 |
• Mehmet Âkif Ersoy |
-Safahat |
18 |
• Ahmet Haşim |
-Bize Göre |
19 |
• Yahya Kemal Beyatlı |
-Eğil Dağlar |
20 |
• Yahya Kemal Beyatlı |
-Kendi Gök Kubbemiz |
21 |
• Abdulhak Şinasi Hisar |
-Boğaziçi Mehtapları |
22 |
• Ruşen Eşref Ünaydın |
-Diyorlar ki |
23 |
• Yakup Kadri Karaosmanoğlu |
-Kiralık Konak |
24 |
• Yakup Kadri Karaosmanoğlu |
-Yaban |
25 |
• Refik Halit Karay |
-Memleket Hikâyeleri |
26 |
• Refik Halit Karay |
-Gurbet Hikayeleri |
27 |
• Halide Edib Adıvar |
-Sinekli Bakkal |
28 |
• Halide Edib Adıvar |
-Mor Salkımlı Ev |
29 |
• Reşat Nuri Güntekin |
-Anadolu Notları |
30 |
• Reşat Nuri Güntekin |
-Çalıkuşu |
31 |
• Falih Rıfkı Atay |
-Çankaya |
32 |
• Falih Rıfkı Atay |
-Zeytindağı |
33 |
• Faruk Nafız Çamlıbel |
-Han Duvarları |
34 |
• Nazım Hikmet |
-Memleketimden İnsan Manzaraları |
35 |
• Şevket Süreyya Aydemir |
-Suyu Arayan Adam |
36 |
• Memduh Şevket Esendal |
-Ayaşlı ile Kiracıları |
37 |
• Peyami Safa |
-Dokuzuncu Hariciye Koğuşu |
38 |
• Peyami Safa |
-Fatih-Harbiye |
39 |
• Nihad Sami Banarlı |
-Türkçe'nin Sırları |
40 |
• Ahmet Hamdi Tanpınar |
-Beş Şehir |
41 |
• Ahmet Hamdi Tanpınar |
-Sahnenin Dışındakiler |
42 |
• Samiha Ayverdi |
-İbrahim Efendi Konağı |
43 |
• Necip Fazıl Kısakürek |
-Çile |
44 |
• Sabahattin Ali |
-Kuyucaklı Yusuf |
45 |
• Ahmet Kutsi Tecer |
-Şiirler |
46 |
• Ahmet Muhip Dıranas |
-Şiirler |
47 |
• Âşık Veysel |
-Dostlar Beni Hatırlasın |
48 |
• Orhan Veli |
-Bütün Şiirleri |
49 |
• Cahit Sıtkı Tarancı |
-Otuzbeş Yaş (Bütün Şirleri) |
50 |
• Kemal Tahir |
-Esir Şehrin İnsanları |
51 |
• Orhan Kemal |
-Eskicinin Oğulları |
52 |
• Sait Faik Abasıyanık |
-Kayıp Aranıyor |
53 |
• Sait Faik Abasıyanık |
-Hikâyelerinden Seçmeler |
54 |
• Halikarnas Balıkçısı |
-Aganta Burina Burinata |
55 |
• Kemal Bilbaşar |
-Cemo |
56 |
• Samim Kocagöz |
-Kalpaklılar |
57 |
• Tarık Buğra |
-Küçük Ağa |
58 |
• Necati Cumalı |
-Tütün Zamanı |
59 |
• Rıfat Ilgaz |
-Karartma Geceleri |
60 |
• Orhan Hançerlioğlu |
-7. Gün |
61 |
• Fakir Baykurt |
-Kaplumbağalar |
62 |
• Faik Baysal |
-Drina'da Son Gün |
63 |
• Abbas Sayar |
-Yılkı Atı |
64 |
• Haldun Taner |
-Hikâyelerinden Seçmeler |
65 |
• Oğuz Atay |
-Bir Bilim Adamının Romanı |
66 |
• Aziz Nesin |
-Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz |
67 |
• Sabahattin Kudret Aksel |
-Gazoz Ağacı |
68 |
• Tarık BUĞRA |
-Osmancık |
69 |
• Cemil Meriç |
-Bu Ülke |
70 |
• Ord. Prof. Dr. Ali Fuat BAŞGİL |
-Gençlerle Başbaşa |
71 |
• Naki Tezel |
-Türk Masalları |
72 |
• Salâh Birsel |
-Boğaziçi Şıngır Mıngır |
73 |
• Bahattin Özkişi |
-Sokakta |
DÜNYA EDEBİYATI
|
74 |
• Beydeba |
-Kelile veDimne |
75 |
• Eflatun |
-Devlet |
76 |
• Eflatun |
-Sokrates'in Savunması |
77 |
• Sadi |
-Gülistan |
78 |
• Servantes |
-Don Kişot |
79 |
• Balzac |
-Vadideki Zambak |
80 |
• Viktor Hugo |
-Sefiller |
81 |
• Goethe |
-Faust |
82 |
• Daniel Daefo |
-Robenson Cruzoe |
83 |
• Dostoyevski |
-Suç ve Ceza |
84 |
• Gogol |
-Ölü Canlar |
85 |
• Turgenyev |
-Babalar ve Oğullar |
86 |
• Tolstoy |
-Savaş ve Barış |
87 |
• Gustav Flaubert |
-Madam Bovary |
88 |
• Charles Dickens |
-İki Şehrin Hikâyesi |
89 |
• Knut Hamsun |
-Açlık |
90 |
• Jack London |
-Beyaz Diş |
91 |
• Rabindranath Tagore |
-Gora |
92 |
• Ernest Hemingway |
-Çanlar Kimin İçin Çalıyor |
93 |
• William Faulkner |
-Ses ve Öfke |
94 |
• İvo Andriç |
-Drina Köprüsü |
95 |
• Paniat İstrati |
-Akdeniz |
96 |
• John Steinbeck |
-Fareler ve İnsanlar |
97 |
• M Selimoviç |
-Derviş Ve Ölüm |
98 |
• Cengiz Dağcı |
-Onlar da İnsandı |
99 |
• Cengiz Aytmatov |
-Beyaz Gemi |
100 |
• Cengiz Aytmatov |
-Gün Olur Asra Bedel |
Kaynak:T.C. Millî Eğitim Bakanlığı
Fıkra (Köşe Yazısı)
FIKRA (KÖŞE YAZISI)
Bir yazarın herhangi bir konu veya günlük olaylar hakkındaki görüşlerini, düşüncelerini ayrıntılara inmeden anlattığı gazete ve dergilerde yayımlanan kısa fikir yazılarına Fıkra denir. Bu tür yazıların diğer adı da Köşe Yazısıdır. Fıkralar, gazete ve dergilerin belli sütun veya köşelerinde yayımlanır.
Yazılı kompozisyon türü olarak fıkra düşünsel ağırlıklı, günlük, kısa yazılardır. Siyasi ve toplumsal olaylar ele alınırken belgelere, kanıtlara, aşırı ayrıntılara yer verilmez. Fıkra yazarı geniş kitlelere seslendiği için dili kolay anlaşılır olmalıdır. Her konuda fıkra yazılabilir.
FIKRANIN ÖZELLİKLERİ
1. Günlük olaylar veya düşüncelerle ilgili konular işlenir. 2. Konular tarafsız bir şekilde ele alınmalıdır. 3. Düşünce ön plânda olmalıdır. 4. Konular çok değişik açılardan ele alınmadan, ayrıntılara inmeden işlenir. 5. Yazılanlara okuyucuyu inandırma zorunluluğu yoktur. 6. Yazılanlar okuyucunun ilgisini çekmelidir. 7. Nükteli fıkralardan, kıssalardan, vecize ve atasözlerinden faydalanılmalıdır. 8. Açık, sade ve akıcı bir dil kullanılmalıdır.
Devamını oku...
Romantik Devir
ROMANTİK DEVİR
Edebi bir terim olarak Romantizm, XVIII. yüzyıl sonunda başlayan, duygu, coşku ve sembole aşırı yer veren sanat akımını ifade eder.
Edebi akım olarak romantizm, 18. yüzyılın sonunda başlar ve 19. yüzyılın ortalarına kadar devam eder. Kendisinden önceki klasizme bir tepki olarak doğmuştur. Önce ön-romantizm dönemi denilen gelişmeler yaşanmıştır. Bu gelişmelerin en önemlisi, halkın beğenisinin klasizmin görkemli, katı, soylu, idealize edilmiş ve yüce anlatım biçiminden, daha yalın ve içten ve doğal anlatım biçimlerine kaymış olmasıdır.
Klasik Edebiyat akımına tepki olarak 18. yüzyılın sonlarında doğan ve Victor Hugo'yla birlikte büyük ün kazanan Romantizm, insanın yaratma özgürlüğü önündeki her şeye karşı durur. "En iyi kural, kuralsızlıktır" diyen romantikler, insanın duygularını, düş gücünü hayata geçirmesini ve insanı düzeltmenin toplumu düseltmekle olabileceğini savunurlar. Romantizm, doğduğu çağın akılcılığı ve maddeciliğine tepki olarak bireye, öznelliğe, akıl dışılığa, düş gücüne, kişiselliğe, kendiliğindenciliğe ve aşkınlığa, yani sınırları zorlayıp geçmeye önem verir. Tarihsel olarak bu dönemde gelişen orta soylu sınıfın, yani burjuvazinin duygu, düşünce ve yaşam tarzını ön plana çıkarır.
Devamını oku...
O Gül - Endâm Yerine Konulan Cadı
O Gül - Endâm Yerine Konulan Cadı
Vaktiyle bir yazımda, "Medeniyet denilen şey, insan topluluklarının her mevzûda yapı devrinden Mimâri devrine geçmeleridir." diyordum. Yapı, hendese'nin bir rûh, bir mâneviyat, bir kültür, bir tefekkür ve bir heyecanla birleştiği zamanlarda mimâri'dir. Mimar, bir vatan toprağında bir milletin, hatta milletlerin hayaline, göz önünden giderilemeyecek güzellikte bir eser yaratabildiği zaman mimâr'dır. Sevgilisine: Endâmının hayâlini, gözlerimden silemem.
Diyen şarkı bestekârının ifadesinde olduğu gibi, endamlarının hayali gözlerden silinemeyecek güzellikte eserler mimâri eserleri'dir.
Bizde Süleymaniye, Selimiye, Sultan Ahmed camileri, Hindistan'da Tâc Mahal türbesi gibi.
Türkiye'den giden mimârların da istirâkiyle, süt beyazı mermerden yapılan ve önündeki havuza bir rüya gibi akseden Tâc Mahal, hükümdar Şahcihân'ın, çok sevdiği eşini kaybedince onun hatırasını, belki de güzelliğini, dünyanın hayâline aksettirmek için yaptırdığı eserdir ki yapısında aşkın ve vefânın nûrdan çizgileri ışıldar.
Devamını oku...
Nihad Sâmi Banarlı - Söze, Yazıya Dair
SÖZE, YAZIYA DAİR
Doğuda irfan devri insanları, konuşmanın en güzeli, sessiz, harfsiz, kelimesiz konuşmadır, derlerdi. Meramını söylemek, hele başkasının meramını anlamak için, söze, sese, kelimeye, velhasıl, konuşmaya muhtaç olmamak... Bu, gerçekten büyük irfan olsa gerektir.
Bî-hurûf ü lâfz u savt ol pâdişah Mustafâya söyledi bî-iştibâh
Mısralarının bir manası da budur. Allah peygamberiyle, harfsiz, kelimesiz ve sessiz konuşmuştur. Bu demektir ki konuşmanın Tanrı'cası böyledir. meramını, hem de meramların en ilahisini, hiç söylemeden anlatmak...
Vaktiyle J.J.Rousseau, Dijon Akademisi'nin: "İlimlerin ve sanatların ihyâsı, ahlâkın düzelmesine yardım etmişmidir?" Sualine hiç çekinmeden verdiği "hayır!" cevabıyle meşhur olmuştu. Bu cevap, onun yep yeni bir insan olduğunu gösteriyordu: Tam bir inkarcıydı. İleri adamdı. Bugün aynı soruya aynı cevabı vereceklere gerici denebilir. Bunun sebebi; sözün doğruluğunu kaybetmesi değil, zamanımızdan 212 sene evvel söylenmesidir.
Devamını oku...
|
|