RestoraTÜRK

  • Yazı boyutunu yükselt
  • Varsayılan yazı boyutu
  • Yazı boyutunu düşür
Anasayfa Sanat Tiyatro HANIM... BENİ DUYUYOR MUSUN?

HANIM... BENİ DUYUYOR MUSUN?


(Tiyatro 5 perde)
Yazan: Yılmaz ERDOĞAN
I.Perde
 
 
ERKEK : Hazırsan çıkalım
KADIN : Az kaldı şekerim
ERKEK : 1 saat önce de kalan azdan, daha mı az kaldı yoksa biraz daha çok mu az kaldı Perihan
KADIN : Ay tamam geliyorum işte
ERKEK : Sen geliyorsun da, gelinle damat balayına gitmeden göreydik hiç değilse
KADIN : Ay taktın mı takarsın sen de illa ki, Ne yapayım yani çıplak mı geleyim
ERKEK : Yok yok aman sakın çıplak gelme, hayır söyleseydin ben maça falan giderdim sen hazırlanırken, hem eline ayağına da dolaşmazdım heh heh
KADIN : Bana bak Kudret yine başlamayalım
ERKEK : Neye ? giyinmeye mi ? ne yani daha başlamadın mı ? dur ben gelini arayayım da başsağlığı dileyeyim o zaman
KADIN : Baş sağlığı mı
ERKEK : Hee.. annesi rahatsızdı ya en fazla 6 ay yaşar demişlerdi kadına, biz gidinceye kadar kesin rahmetli olur nasıl olsa
KADIN : Ay deli edersin adamı konuşturmasan 5 dakikada bitecek işte
ERKEK : Eee güzelim ben son 2 saattir konuşuyorum ondan önce 1 saat kadar konuşmadan bekledim o 12 adet 5 dakika yetmedi mi acaba?
KADIN : Ne 12 adedi ?
ERKEK : Bir saat 60 dakika ya hani, 12 adet 5 dakika yapar hani onu diyorum
KADIN : eee?
ERKEK : Ne eesi yahu, 5 dakikada bitecek demiştin ya
KADIN : Ha sen hala orada mısın ?
ERKEK : Şimdilik buradayım, aslında hazır olduğumda yola cıksaydım şirin bir tatil beldesine gidip kafa dinleyip geri gelebilirdim. Yani sen hazır oluncaya kadar kesin dönerdim en azından...
KADIN : Sen şimdi orada gülüyorsundur da..
ERKEK : Niye ?
KADIN : Bu yaptıklarını espri olarak filan algılıyorsundur belki de
ERKEK : Aslında hala espri yapabiliyorken sen hazırlanabilsen de ben cinayet işlemeyi öğrenmeden çıkabilsek şu evden.
KADIN : Tamam ben hazırım ya sen git arabayı çalıştır
ERKEK : Yok yok sen gel de öyle gideyim, zira hafizam beni yanıltmıyorsa 50 dakika kadar önce de ben hazırım sen ayakkabılarını giy demiştin...
KADIN : Ne giymedin mi ayakkabılarını daha
ERKEK : Giydim de bundan sana ne
KADIN : Ay uzatma lütfen, hadi git çalıştır arabayı.. bak geldim işteeeee
ERKEK : O ne biçim kıyafet lan !!!!
KADIN : Ne ne biçim kıyafeti ?
ERKEK : Nerede lan kıyafet
KADIN : Ay ilahi kudret yürü Allah aşkına
ERKEK : Yahu ne yürümesi, hadi yatalım desen anlayacağım da, bu kılıkta nereye yürüyeceğiz, ne lan bu kıyafet
KADIN : Ay yeğenimin düğününe dopiyes giyecek değildim herhalde değil mi
ERKEK : Ya illaki dopiyes giy demiyorum ama hiç değilse mini gecelikten başka bir şey giyseydin
KADIN : Bana bak kudret adamı çıldırtma yine
ERKEK : Valla sen bu kılıktayken burada çıldıracak bir tek ben varım, ve gittigimiz yerdeki diger erkeklerde çıldıracaklardır kesin
KADIN : Hi hi kıskandın mı yoksa...
ERKEK : Ne ?
KADIN : Kıskandın mı diyorum beni
ERKEK : Perihan lütfen gidip üstüne ve hatta altına bir şey giyer misin. Yeter artık kaçıracağız düğünü valla ya.
KADIN : Ya yuru Allah aşkına kim ne diyecek benim kıyafetime
ERKEK : Aa bak bu doğru iste kimse bir şey diyemez doğru, zira kıyafeti görebilmek için sana 50 santim kadar yaklaşmaları gerekecek, ama ben buna izin vermeyeceğim, hatta hazır izin vermemişken sana da izin vermesem de hiç mi gitmesek diyorum
KADIN : izin mi ?
ERKEK : Evet
KADIN : Sen kimsin de bana izin veriyorsun yahu
ERKEK : Kocanım kocan... bu kıyafetle dışarı çıkmana izin vermiyorum o kadar....
KADIN : Yok ya, çıkarsam ne olacak...
ERKEK : Bilmem ki imkansız olan bir şey konusunda yorum yapamam
KADIN : Ne imkansızı
ERKEK : Dışarı çıkman diyorum, bu kılıkta çıkamayacağın için bir şey olmayacak aslında, sen şimdi paşa Paşa gidip giyineceksin, ve sonra adam gibi bir kıyafetle gideceğiz düğüne ve ben bu anı bir şaka olarak hatırlayacağım hep...
KADIN : Ben bu kıyafetle gidiyorum Kudret sen de geliyor musun ?
ERKEK : Bana bak, ben Kudret gelirken hanımını bulamamiş sadece kıçını ve memelerini getirmiş dedirtmem millete, değiştir lan şunu hemen......
KADIN : Ne kıçı ne memesi ya..
ERKEK : Ulan memenle kıçından başka bir yerin gözükmüyor ki, kıyafet dediğin edep yerlerini kapatmak için giyilir, senin oraların gözüktüğüne göre bu üzerindekine kıyafet denemez
KADIN : Ay Kudret, millet neler giyiyor ya, saçmalama artık
ERKEK : Perihan git değiştir şu üstünü
KADIN : De ğiş tir mi yor rum
ERKEK : De ğiş ti ri yor sun
KADIN : Ay bağırtma beni burada değiştirmiyorum dedim sana
ERKEK : O zaman ben şu kalan kısmı da yırtayım da bari milletin gözüne boşa eziyet olmasın
KADIN : Çek elini diyorum
ERKEK : Hah olduuuuuuu
KADIN : Ay inanmıyorum Allah kahretsin seni Kudret elbisemi ne hale getirdin
ERKEK : Ne hale getirdim ki, gözükmeyen tek bir yerin bile kalmadı şimdi artık, hadi çıkalım, ayakkabı giyecek misin ama yok yo o zaman parmaklarını göremezler...
KADIN : Allah belanı versin senin, hayvan herif, ..
ERKEK : Bana bak o ağzını topla
KADIN : Pust
ERKEK : Ulan şimdi alacağım ayağımın altına ha..
KADIN : Vur vur gel bir de vur, bir o kaldı zaten yapmadığın..
ERKEK : Yahu Perihan git giy bir şeyler de çıkalım hadi, nikahı kaçırdık zaten bari düğüne yetişelim
KADIN : Defol git sen hayvan herif, ben gelmiyorum....
ERKEK : Gelmezsen gelme ulan ben gidiyorum o zaman
KADIN : Defol.. git ve bu eve de bir daha gelme
ERKEK : Anlamadım
KADIN : Siktir git ve bir daha bu eve gelme diyorum. boşanıyoruz..
ERKEK : Ne ?
KADIN : O kadar.. boşanıyoruz
ERKEK : Eee madem boşanıyoruz neden sen benim evimde kalırken ben başka yerde kalıyorum.. madem boşanıyoruz sen git.. nasıl gidiliyor demiştin ? ? ?
KADIN : Tamam giderim.
ERKEK : E hadi bakayım o zaman nereye gideceksen
KADIN : Huh uhuh hu
ERKEK : Hadisene
KADIN : Ne hadi
ERKEK : Seni giderken bırakayım nereye gideceksen, ben de düğüne gideceğim....
KADIN : Huhuhu..
ERKEK : Bana bak Perihan 10 dakika içinde düğüne gitmek üzere adam gibi bir kıyafetle burada olmazsan bu kıyafetle atarım seni dışarı bilmiş ol...
KADIN :15 olsun bari
ERKEK : Hey Allahım ya firla lan hadi
KADIN : Tamam kocacığım... geliyorum hemen sen arabayı calıştır... ay Nasıl da kıskanırmış karısını... hi hi
 
 
 

 
II.Perde
 

 
KADIN : Hayatıımmm!..
ADAM : .......
KADIN : Hayatııımm! Buradasın demek. Hayatım neden cevap vermiyorsun?
ADAM : Cevap mı? Niye? Bir soru mu sordun ki?
KADIN : Seslendim
ADAM : Oldum olası bu ev içi seslenmeleri anlamamışımdır. Neden sesleniyorsun ki, zaten ev doksan Metrekare, sussan gürültü oluyor! ismimi içinden geçir yeter ben duyarım.
KADIN : Uzar bu...
ADAM : Seninle karşılıklı apartmanlarda oturan kocakarılar değiliz ki memelerimizi pencerenin pervazına mevzileyip seslenelim.
KADIN : Konuşabilirmiyim artık?
ADAM : Konuşabilirsin herhalde....Aslına bakarsan bunu çok daha önce yapabilmen gerekirdi. Sekiz aylıkken falan.
KADIN : Komik olduğunu zannetmen ne komik değil mi?
ADAM : Aşkım ?lütfen konuşmanın akışını değiştirelim. ileri de bir çağlayan görüyorum.
KADIN : Ama sen bizi oraya sürüklüyorsun
ADAM : Bu cümle pek barışcıl değil. Beni suçlarsan kendimi savunmak, kendimi savunurken seni suçlamak zorunda kalırım, sonra sen kendini savunmak için beni suçlarsın ve şiddetli bir kapı sesine kadar gider bu!
KADIN : Hayır hayır, bugün kavga etmek istemiyorum.
ADAM : Zaten dün akşamdan sonra bu çok anlamsız olurdu. Hatırlarsan yatak odamızın kuruluşu gibi bi şey oldu. Her sene kutlasak yeridir yani.
KADIN : Gerçekten de öyleydi
ADAM : Öte yandan olay yerinde bir naneli sakız olsaydı daha da iyi olabilirdi ama neyse
KADIN : Nasıl yani?
ADAM : Boşver canım, öylesine söyledim
KADIN : Ağzımın koktuğunu mu söylüyorsun?
ADAM : Ne var bunda hayatım herkesin ağzı kokar
KADIN : Bana hiç bir şey için ne var bunda deme!
ADAM : Tamam kapatalım bu konuyu
KADIN : İlk buluşmamızdan beri kapattığımız bininci konu bu.
ADAM : Baştan alalım mı? Sen hayatım; diye seslenerek içeri girdin, bende sana söyle canım dedim...Ordan devam edelim.
KADIN : Şunu soracaktım cep telefonum kesilmiş
ADAM : İyi. Evden ararım
KADIN : Saçmalama
ADAM : Tamam. Bizzat eve gelirim yüz yüze görüşürüz.
KADIN : Biraz para versen!?
ADAM : Seninle görüşmek için niye para veriyorum?
KADIN : Hayatım günümüzde kimle görüşmek istersen biraz para vermek zorundasın. Telekomünikasyon bu temel üzerine kurulur. Mesela manasız arkadaşlarınla yaptığın beş para etmez sohbetler için bile bir sürü para vermek zorunda kalıyoruz.
ADAM : Kimmiş bu manasız arkadaşlarım?
KADIN : Saymakla bitmez. Ama bitirmeye çalışayım : Semih, Nurettin, Hayri ve benzerleri...
ADAM : Semih de mi kötü oldu? Adam ülkenin sayılı cerrahlarından biri.
KADIN : Evet ama hala yemek yerken ağızını şapırdatıyor
ADAM : Alt çenesi doğuştan biraz önde, ne yapsın adam
KADIN : Ama utanmadan çekirdek çitlemeye çalışıyor. Dişler hiç bir zaman üstüste gelmiyor ki çekirdeğin kabuğu ikiye bölünsün. çekirdeği ağızında hamurlaştırıp tuzunu emiyor, kalan aşağılık posayı da gözümüzün önünde sergiye açıyor. Neden çerezi alet ediyorsun ki, direkt tuz ye!
ADAM : Sana yaranmak imkansız. Hakkında abuk sabuk konuştuğun adam mikrocerrahi dalında Avrupa'da meşhur!
KADIN : Bir gün kongrede çekirdek çitlesin bak bir daha yüzüne bakıyorlar mı?
ADAM : Kusura bakma benim arkadaşlarım seninkiler gibi değil. Mesela telefon faturalarımızda güzide bir yeri olan Şengül'ün verdigi hayat Dersleri yoktur bizimkilerde. Yani Semih hiçbir zaman ayrılmamıza yol açmamıştır. Belki kabuklu yemiş yemekte zorlanıyor ama ailemizin içişlerine karışmıyor.
KADIN : Şengül benim en iyi arkadaşım ve bu konularda tecrübesi var.
ADAM : Hangi konularda?
KADIN : Her konuda... İlişkiler, hayat, kadınlar erkekler....Herşey iste....
ADAM : Bu bilgilerden kendisi neden istifade etmiyor acaba? Ne zaman seni arasa üçbuçuk saat konusuyorsunuz! Ve dogal olarak ilişkimizden hergün üçbuçuk saat çalmiş oluyor.Bu durumda nasıl mutlu olabiliriz? Sen Şengül'den arta kalan zamanlarda benimle görüsüyorsun. Yani Şengül!le sürekli aleyhimde konuşup sonra dönüp benimle sevismen sağlıklı bir sey mi? Bir de annen var tabii...Şengül'ün öldüremediği yanlarımı annenle hallediyorsunuz!
KADIN : Annem hakkında dikkatli konuşmanı öneririm.
ADAM : Aynı özeni annenden bekliyorum bende..Ama hala benden o adam diye bahsediyor.
KADIN : Sen benim telefonlarımı mı dinliyorsun?
ADAM : Hayır telsiz telefon tuvalette kalmıştı, ben de birini aramak üzere açtım ve annenin sen kahkahalarıyla karşılaştım.
KADIN : Eeee?
ADAM : E'si o sırada sana nerede o adam yaşıyor mu diye sordu, sen de tuvalette dedin, bunun üzerine sayın valide hanim desene yakıştığı yerde dedi. Ve ikiniz bu lafa iki dakika boyunca güldünüz. Ve üstelik o iğrenç iki dakikanın parasını ben ödüyorum! Yani karımla annesi aleyhimde boktan espiriler yapıyorlar ama Türk Telekom la muhatap olan benim. Sadece biraz saygı istiyorum!Koca olarak değilse bile bir sponsor olarak birazcık saygiyı hakediyorum herhalde!
KADIN : Faturayı ödüyor olman sana konuşmaları dinleme hakkını vermez.
ADAM : Yok canım. Neye para ödediğimi bilmek benim hakkım! Ve bundan böyle paramı çarçur etmeye niyetim yok. Git annene söyle cep telefonun parasını o ödesin!
KADIN : ÖYLE MI? AL O ZAMAN! CEP TELEFONU SORUNUMUZ KALMADI!
ADAM : SEN O CEP TELEFONUNU NASIL PENCEREDEN ATARSIN. ONUNDA PARASINI BEN ÖDEDIM!
KADIN : YAA? PEKI BU TELEVIZYONUN PARASIN KiM ÖDEMiŞTi? GÜZEEL...
ADAM : DUR MANYAKLAŞMA! BIRAK O TELEVIZYONU!
 

 
III. Perde
 

 
ADAM- Çorabım nerede?
KADIN- Bilmiyorum, hiç aramadı.
ADAM- Kusura bakma sevgilim, ben çıplak ayakla hiçbir espriye gülemiyorum.
KADIN- O zaman çorabını giy, zıra ben espri yapmaya devam edecegim.
ADAM- Bulabilsem giyeceğim.
KADIN- O halde çorabını bulunca haber ver.
ADAM- Son kez soruyorum çorabım nerede?
KADIN- Hayatım çorabını rehin almışım gibi davranma. Ne bileyim ben? Aynı evde yaşamaya başladığımızdan beri sen hep bu soruyu sorarsın ve ben hep aynı yanıtı veririm: Çoraplarının takipçisi degilim.
ADAM- Ama ben değişik bir yanıt alma umudumu umutsuzca sürdürüyorum.
KADIN- Çoraplarını birbirine sokup top yaptıktan sonra evin en ücra köşesine atmaktan vazgeçsen daha iyi değil mi?
ADAM- Lütfen şu çorap brifingine bir son verebilir misin?
KADIN- Bu telaşının sebebi nedir acaba?
ADAM- Geç kaldım.
KADIN- Nereye?
ADAM- Gitmem gereken yere.
KADIN- Neresi orası?
ADAM- Bilmiyorum.
KADIN- Bilmediğin bir yere nasıl gideceksin?
ADAM- Tarif üzerine.
KADIN- Gürbüz?
ADAM- Efendim?
KADIN- Ne oluyor?
ADAM- Yok bir şey, çorapsızım ve geç kaldım, hepsi bu.
KADIN- Kiminle buluşacaksın?
ADAM- Bilmiyorum.
KADIN- Bilmediğin bir yerde tanımadığın birisiyle buluşmaya gidiyorsun?...
ADAM- Evet. Ayrıca çorabımın da nerede olduğunu bilmiyorum. Bugün hiçbir şey bilmiyorum.
KADIN- Gürbüzcüğüm sinirlenmeye başlamamın senin için bir sakıncası var mı?
ADAM- Hayır yok, zaten ben de sinirliyim.
KADIN- Nereye gidiyorsun be adam?!
ADAM- Bir okurumla buluşacagım. Beyoğlu'nda bir kafede.
KADIN- Okurunla ha? Bir tahminde bulunmak istiyorum izninle, bu bir kadın değil mi?
ADAM- Bilmiyorum.
KADIN- Bir şeyi de bil be adam!?
ADAM- Bana ikinci kez be adam dedin. İstersen üçüncü hakkını kullanma!
KADIN- O zaman sen de biraz daha açıklayıcı konuşmaya başla istersen. Mesela bu okurunun adı ne?
ADAM- Nurten.
KADIN- Adı Nurten ama sen kadın olup olmadığını bilmiyorsun?
ADAM- Canım sadece isimden bunu anlayamazsin ki. Benim bir arkadaşım vardı mesela ismi Gülten'di.
KADIN- Ve erkekti öyle mi?
ADAM- Hayır kadındı ama bir sürü erkek adaşının oldugundan söz etmisti.
KADIN- Gürbüz sabrımın sınırını merak ediyorsan hemen seni aydınlatayım, tam oradayız. Yani bir adım daha atarsan sınırdısı olacaksın haberın olsun! Nerede tanıştınız bu kadınla?
ADAM- Henüz tanişmadık, tanışmaya gidiyorum işte.
KADIN- İyi de tanışma isteğini bir şekilde belli etmiş olmalı değil mi? Yoksa sen hiç bilmediğin birinin seninle tanışmak istediğini nereden bileceksin?
ADAM- Bu kız ya da erkek, her neyse, bana sürekli mail gönderiyordu ve hep tanışma isteğini dile getiriyordu, sonunda ben de tamam buluşalım dedim.Olay bundan ibaret.
KADIN- .....Güzel.
ADAM- ...............
KADIN- Bir kafede ha?
ADAM- Evet.
KADIN- Hoş bir kahve kokusu... Beyoğlu'nda olduğuna göre, entelektüel bir hava... Belki uzaktan duyulan bir pipo aroması... Dipten gelen enstrümantal bir etnik müzik... Ve bir yazarla bir okurun tadına doyulmaz edebiyat sohbeti.
ADAM- Çok güzel anlattın, bir tek şey dışında, çorapsız bir yazarla bir okurun sohbeti.
KADIN- Akşam da bir bara gidersiniz herhalde.
ADAM- Saçmalama.
KADIN- Ne var bunda canım? Daha Nurten'in kadın olup olmadığı bile belli değil.
ADAM- ...Başka temiz çorap da yok, Allah kahretsin.
KADIN- Canım bu kadar sıkı giyinmene gerek yok zaten. Belki de yakında soyunacaksın.
ADAM- Nasıl yani?
KADIN- Nurten kadınsa yani!
ADAM- Biraz abartmıyor musun?
KADIN- Sevgilim eger uygun bir yer bulamazsan buraya getir, ben annem giderim ne olacak?
ADAM- Karıcığım ben bir yazarım ve bir okurum benimle şahsen tanışmak için yoğun bir çaba harcadı. Ben de sonunda tanışmayı kabul ettim, bütün mesele bundan ibaret, lütfen bilimkurgu hikâyeleri anlatma!
KADIN- Tabii canım tabii... O yüzden bir saattir gözünün önündeki çorapları görmüyor ve boncuk boncuk terliyorsun.
ADAM- Hani çoraplar? Aaa... madem çoraplar bir saattir senin elinde niye aratıyorsun bana?
KADIN- Özür dilerim hayatım... Ben şimdi çorabını pencereden aşağı atıyorum, sen giderken alır yolda giyersin.
ADAM- Dur be kadın!
KADIN- Güle güle ahlâksız ve çorapsız yazar!!!
 

 
IV. Perde
 

 
ADAM- Sevgilim bugünlerde çıkabilecek miyiz? Hayır hazırlanman birkaç yıl daha sürecekse bu kıyafetlerle çıkmayalım.
KADIN- Neden?
ADAM- Moda değişecek hayatım... Ya da en azından mevsim değişecek, yazlık kıyafetlerle üşümeyelim diyorum.
KADIN- Abartma.
ADAM- Sen de abartma. Bir buçuk saattir portmantonun aynasında kendimi seyrediyorum ve sıkıldım.
KADIN- Bir de benim durumumu düşün. Yıllardır aynı manzarayı seyrediyorum.
ADAM- Ne varmiş manzarada?
KADIN- Pek kayda değer bir şey yok. Bir burun ve arkadaşları.
ADAM- Çok komik... Kadınların sıradan bir evden çikiş hadisesini neden bu kadar ciddiye aldiğını anlamıyorum. Sanki bir daha dönmeyeceğiz. Gidip bir evin bahçesinde köfte yiyeceğiz, hepsi bu!
KADIN- Ona barbekü partisi deniyor canım.
ADAM- Öyle mi? Köftelerin bundan haberi var mı? Yoksa bizim salak köfteler aşağılık bir mangalda can vereceklerini mi düsünüyorlar? Halbuki ne kızarması, parti kuruyor angutlar haberleri yok.
KADIN- Amma konuştun ha... Geliyorum tamam.
ADAM- Gitmek istemediğim bir yere sayende acele ediyorum ya, ben asıl ona yanıyorum.
KADIN- Neden gitmek istemiyormusun?
ADAM- Çünkü köfteleri mangala dizecek olan kişi senin eski sevgilin.
KADIN- Yine mi aynı konu?
ADAM- Evet aynı konu!
KADIN- Aşkım o yıllar önceydi.
ADAM- Ama o yıllarda da sevgililer sevişiyordu.
KADIN- Eee?
ADAM- Ne demek eee? Adamın senin memelerine bakıp, siz bir de bunları benim zamanımda görecektiniz, diye düşünmesi beni rahatsız ediyor.
KADIN- Kürsat'tan adam diye bahsetmen doğru degil.
ADAM- Madem bizim için adam sayılmıyor neden köftesini yemeye gidiyoruz?
KADIN- Sevgilim yıllardır bu saçma konuyu konuşuyoruz. Kürsat'la yıllar önce kısa bir ilişkimiz oldu hepsi bu.
ADAM- Ne kadar kısa?
KADIN- Ne bileyim ben, iki ay filan.
ADAM- Memelerini görmesi için yeterli bir süre.
KADIN- Ben sana ilk erkegim olduğunu söylediğimi hatırlamıyorum.
ADAM- İyi de bununla gurur duymasan iyi olur. Eski sevgililerinden bir takım kurma imkânımız olduğunu biliyoruz.
KADIN- Kabalaşma!
ADAM- Peki inceltelim. En azından basketbol takımı kurabiliriz, yedeklerle beraber tabii.
KADIN- Anladım sen hazırda sorun bulamadın, yaratmaya çalışıyorsun.
ADAM- Hayır. Sadece insanların ayrıldıkları insanlarla sürekli buluşup görüşmesini anlamıyorum. Tanıştırayım yeni sevgilim, eski sevgilim, bu da eski sevgilimin yeni sevgilisi, bu da yeni sevgilimin eski sevgilisi.... Ne güzel degil mi? Hepimiz birbirimizin her yerini ezbere biliyoruz!
KADIN- Buna çagdaş yaşam deniyor iste.
ADAM- Nesi çagdaş bunun? Biraraya gelmemesi gereken insanların toplanıp birbirlerine çagdaş çagdaş gıcık olmalarının ne manası var? Zira benim Kürsat'i sevmem tıbben mümkün değil. Ama etraf uyuz olmasın diye ona gülmem hatta belkı de köfteleri pişirmesine yardım etmem gerekiyor. Hiçbir şey olmamış gibi. Hiçbir ortak yanımız yokmuş ya da bir sürü ortak yanımız varmiş gibi.
KADIN- Son söylediğin cümleyi anlamadım.
ADAM- Kürsat'la ortak yanlarımız, ortak yanlarımızı ortaya koyup dost olmamıza engel oluyor, bilmem anlatabildim mi?
KADIN- Hayır anlatamadın.
ADAM- Onunla tek ortak yanımız senin memelerın ve bu ortaklık beni rahatsız ediyor.
KADIN- Sürekli memelerimden bahsettiğinin farkında mısın?
ADAM- Özür dilerim. Kürsat'tan izin almalıydım. Ne de olsa memelerinin üzerinde onun da hakkı var!
KADIN- Bak bütün bu söylediklerini saçma sapan bulmakla beraber, eğer bu konuda birisi problem çıkaracaksa o Kürsat olmalı. Çünkü o varken sen yoktun!
ADAM- Tamam işte ben de bu yüzden onu köfte yemeye çağırmıyorum.
KADIN- Biz seninle beraber olmaya başladığımız günlerde ben önceki ilişkilerimi sana uzun uzun anlattım ve sen de büyük bir anlayışla dinledin. Ama sonuçta erkek oldugun için bana sahip olduğunu hissettigin andan itibaren masken düstü. Tarihime bile sahip çıkmaya başladın! Senden önce hayatıma giren herkesten nefret ediyorsun!
ADAM- Ama listede öyle adamlar var ki...
KADIN- Kimi kastediyorsun?
ADAM- Mesela o cüce olan, neydi adı?
KADIN- Takiyettin'i mi diyorsun?
ADAM- Evet Takiyettin. ismi kendinden uzun. Salaklığa bak. Bir cücenin adı en fazla Can olmalı. Ama kompleks işte. Ailesi uzun göstersin diye dikine çizgili bir isim koymuş. Takiyettin! Duyan bir şey sansın diye!
KADIN- Aklın sıra aşağıladığın adam üç kez TÜBITAK'tan ödül aldı.
ADAM- Biliyorum, yılın en kısa boylu bilim adamı ödülü.
KADIN- Herkes senin gibi biçimsel bakmıyor olaylara.
ADAM- O da davetli mi?
KADIN- Gelir herhalde. Kürsat'ın iyi arkadaşıdır.
ADAM- Hadi buyrun! Ne bu? Eski sevgililer toplanıp kongre mi yapacağız?
KADIN- Kürşat'la beni Takiyettin tanıştırmıştı zaten.
ADAM- Öyle mi? Ne güzel...Ne demişti tanıştırırken Kürsat benim boyum kısa, memelere yetışemiyorum, sen bir baksana!
KADIN- Sen gerçekten çok iğrenç bir insansın.
ADAM- Asıl iğrenç olan sensin. Ben birlikte olduğum bütün kadınları toplayıp pirzola yapıyor muyum? İyi biz de toplanalım o zaman.
KADIN- Taplanırsanız haberim olmasın. O kadar beşinci sınıf kadının arasında görünmem doğru olmaz!
ADAM- Doğru. Benimkilerin arasında TÜBITAK ödülü alan yok. Ama hepsi hiçbir yardıma ihtiyaç olmadan üst raftan kitap alabiliyor.
KADIN- Bu kadar iğrençlik yeter! Geliyor musun gelmiyor musun?
ADAM- Bağırmadan konuş benimle!
KADIN- Ben bağırmıyorum!
ADAM- Bağırıyorsun!
KADIN- Geliyor musun sen?
ADAM- Hayır! Gelmiyorum!
KADIN- Sen bilirsin! Ben gidiyorum!
ADAM- Sen benim yüzüme kapı çarpamazsın! Zıkkımın kökünü yiyin! Yalnız Kürsat'a söyle, benimle ilgisi yok, o memeler benden önce sarkmıştı!
 

 
V.Perde
 

 
KADIN- Gazeteyi okudun mu?
ADAM- Hı hı... Okudum.
KADIN- Hayır yani sen buna gazete okumak mı diyorsun demek istedim.
ADAM- Nasıl yani?
KADIN- Gazeteyle aranızda kötü bir şey geçmiş sanki. Tuvalette karşılaştık kendisiyle, epey hırpalanmıştı. Ne oldu hayatım? Sana kötü bir haber mi verdi?
ADAM- Ne diyorsun yine ya?
KADIN- Bu ya sözcüğünü senin kadar zarif kullanan insan azdır...Çünkü ya herkesin kullanabileceği bir sözcük değil. Bazısı a ları gereksiz yere uzatır mesela, sen de adam şaşırdı zannedersin... Hani töyle;yaa!.. Ama sen öyle misin? Y'nin arkasına kararlı a takıyorsun bitti gitti.
ADAM- Ne olmuş gazeteye?
KADIN- Bilmiyorum, konuşacak durumda değil... İçi dışına çıkarılmış, bir kenarı ıslanmış ve bizim, onu ıslatan sıvının su olmasını ummaktan başka yapabileceğimiz bir şey yok.
ADAM- Siz kimsiniz?
KADIN- Henüz o gazeteyi okuyamamış olanlar.
ADAM- Lafı uzatıyor musun yoksa bana mı uzun geldi?
KADIN- Hayır hayatım, demek istediğim madem bu gazeteyi dövecek kadar nefret ediyorsun, başka gazete alalım. Hem biz de okuyabiliriz.
ADAM- İzin verirsen şu kitabı okumak istiyorum.
KADIN- Sevdin sen o kitabı, hı?
ADAM- Nereden anladın?
KADIN- Altı aydır berabersiniz... Yüreğinin Götürdüğü yere Git... Yani bir yol hazırlığı da bu kadar mı uzun sürer, hayret!
ADAM- Ben yavaş da olsa okuyorum, sen okumayı yazmayı unutmak üzeresin.
KADIN- Yani Sevme Sanatını bitirmedim diye soktun bu lafı değil mi? Ben sevmeyi Eric Forum'dan öğrenmek istemiyorum belki.
ADAM- Erich From.
KADIN- Her neyse...
ADAM- Tabii sen bunu tuhaf kadın dergilerinden öğrenmeyi tercih edersin. Elin Amerika'sında yapılan manasız anketlerin Türkçe'ye çevrilmiş halleriyle çizersin rotanı... Bakalım sevgiliniz ne kadar Angut ya da Diyelim ki o akşam çok sevişesiniz var ama sevgiliniz beyzbol maçına gitmek istiyor ne yaparsınız
a)Kafasına beyzbol sopasıyla vururum.
b)Tamam ben de gelirim ama devre arasında sevişirsek dersiniz.
KADIN- Komik olduğunu mu sanıyorsun?
ADAM- Komik olan sensin. Zira beyzbol bizim ata sporumuz değil... Hatta beyzbolla ilgili yapılmış filmlere de ulusça sinir oluyoruz.. Bütün film boyunca Şimdi bunlar niye sevindi, bu adam neden sürekli tükürüyor diye düşünüyoruz. Mesela sana soruyorum, bir beyzbol sahası kaç yardadır?
KADIN- Ne bileyim ben?
ADAM- Peki neden sürekli o salak anketleri dolduruyorsun?
KADIN- Şimdi anladım... Geçen anket aleyhine çıktı, ondan böyle agresifsin.
ADAM- Yok canım çok da umrumdaydı.
KADIN- İşte zaten ankette de had safhada umursamaz çıkmıştın. Sevgiliniz sizi umursuyor mu sorusunda o kadar çok e şıkkı işaretledim ki En iyisi siz uzun uzun ağlayın şeklinde bir sonuç çıktı. Ama sen bu sonucu bile umursamayacak kadar umursamaz bir insansın.
ADAM- O dergiler seni böyle yaptı zaten. Yoksa neden durup dururken operaya gitmek isteyesin ki.
KADIN- Buyrun bir de entelektüel geçinir.
ADAM- Konuyu çarpıtma... Senin operaya gitme isteğin kültürel amaçlı değildi. Yine bir ankette "En çok yapmak istediğiniz fantaziniz nedir" sorusuna böyle manyakça bir cevap çıkmıştı.
KADIN- Evet. Sen ne dedin? Biliyorsun hayatım ben gürültülü yerlerde yapamam...; Peki o zaman baleye gidelim! Yok orada sahneden gelen gıj gıj sesi beni deli ediyor. Oldu sevgilim o zaman morga gidelim, en sessiz yer orası!
ADAM- Yahu niçin illa bir yere gidiyoruz, evimiz var ya! Çok istiyorsan çağıralım basbariton bir arkadaş biz yatarken bağırsın!
KADIN- Ne kadar romantiksin. Geçen gün mum alırken de gözlerimi yaşartmıştın zaten: Niye mum alıyorsun hayatım, bizim jeneratörümüz var ya!
ADAM- Hep o dergiler yüzünden... Güya insana bir yaşam stili kakalamaya çalışıyorlar, ona sinir oluyorum ben. Alışveriş için şuraya gidin çok in, yok sabahları yürüyüş yapın falan... Sanki Kaliforniya'da yaşayan kalifiye elemanlarız.
KADIN- Bu kadar basit değil mi? Halbuki aslında kadın dergilerini benden önce senin okuman lazım. Belki o zaman biraz tanırsın beni ve tüm kadınları.
ADAM- Ben kadınların çoğunu tanıyorum. Çoğu memeli insanlar işte.
KADIN- İğrençsin...
ADAM- Tamam arada memesizi de çıkıyor ama ben onlarla görüşmüyorum.
KADIN- Çok merak ediyorum daha önceki hayatında yanındaki talihsiz kadın kimdi? Hoş bu kadar duyarsız olduğuna göre sen daha önce bir insan değil, bir binanın duvarıydın.
ADAM- Terbiyesizleşme.
KADIN- Ne dedim ki ben şimdi?
ADAM- Ne o öyle? Ben insan değil miyim yani?
KADIN- Tamam daha fazla konuşmak istemiyorum.
ADAM- Zaten beceremiyorsun da. Senin konuşman berbat sesli birinin ısrarla şarkı söylemesi gibi oluyor. Mithat Körler'i tenzih ederim tabii.
KADIN- ................
ADAM- Ağlamıyorsun değil mi?
KADIN- Seni ilgilendirmez.
ADAM- Haydaa... Canım şimdi ağlayacak ne var?
KADIN- Ağlayacak bir sürü şey var. Ortada bir ilişki var mesela ve ne zaman bu ilişkiyi görsem ağlayasım geliyor. Ne oldu sana bilmiyorum ki... Eskiden aklımıza eseni yapardık. Uzun, çok uzun telefon konuşmaları yapardık hatırladın mı? Hele bir seferinde telefonun pili bitmişti.
ADAM- Nasıl yani? Telefonlaşalım mı? Aynı evin içinde biraz tuhaf olmaz mı?
KADIN- Boşuna konuşuyorum...
ADAM- Bana da öyle geldi.
KADIN- Senin kadar hızlı iğrençleşen insan çok azdır.
ADAM- Kitabımı okuyabilir miyim artık!
KADIN- Tabii... Umarım yüreğin seni cehennemin dibine götürür!
ADAM- Kitabı niye attın şimdi!.. Allah allah... Ne diyeyim? Yapacak bir şey yok hastasın sen!
KADIN- Evet haklısın.. Bir öküze aşık olduğuma göre....
 
Yukarıdaki Tiyatro sözleri Yılmaz ERDOĞAN'a aittir.




 
 

Reklam
Reklam
Giriş yaparak üyelerin sahip olduğu birçok bilgiden yararlanabilir ve RestoraTÜRK FORUM'da bütün herşeyi özgürce konuşabilirsiniz...

Hoşça vakit geçirmeniz dileğiyle...




Copyright © 2002 - 2011 Designed by  
YASAL UYARI