SEVİNÇ ÖZARSLAN
Türkiye 2003 yılından bu yana tarihî eser şantiyesine döndü.
Bugün başta İstanbul olmak üzere, Anadolu’nun hangi şehrine giderseniz gidin mutlaka etrafı çevrilmiş yapılarla karşılaşıyorsunuz. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün uzun yıllar ihmal edilen işlere dört elle sarılmasını konunun uzmanları takdirle karşılıyor, fakat peşinden de eleştirilerini sıralıyorlar. ‘Restorasyonlarda hatalar yapıldığını, özellikle nakışların tahrip edildiğini, tarihimize sahip çıkıyoruz anlayışı ile tarihi eserlere bilinçsizce kıyıldığını’ söylüyorlar. Bazıları hangi camide, ne tür yanlışlar olduğunu bizzat gidip fotoğraflıyor. Bu eleştirilerin en yetkili muhatabı, on yılda 4 bine yakın eserin restorasyon projesini başlatan Vakıflar Genel Müdürlüğü. 14 Ekim 2010’dan beri kurumun başında olan Dr. Adnan Ertem’e eleştirileri sorduk. Ertem’in ayrıca, şubatta açılacak Ortaköy Camii’nin restorasyonunun uzamasıyla ilgili söylenenlere verdiği cevaplar ile caminin içindeki yeni sürprizleri, Üsküdar Mihrimah Sultan Camii’ndeki hatları neden kaldırdıklarını, müftülüklerin cami restorasyonlarına artık niye karşı çıktıklarını, Dünya Vakıflar Konferansı’nın sonuçlarını ve yakında açılacak yeni müzeye dair verdiği bilgiler de önemli.
Vakıflar Genel Müdürlüğü yoğun bir şekilde tarihî eser restorasyonu yapıyor. Son durum nedir?
Son on yıldır tarihî eserlerin restorasyonunda muazzam bir inkişaf var. ‘İhmal edildi’ cümlesini ben bir bürokrat olarak kullanmak istemezdim ama bu konuda özellikle ihmali vurgulamak gerekiyor. Hakikaten ülkemizin tarihî zenginliğine uzun yıllar sahip çıkılmadı.
Son rakamlara göre kaç eser restore edildi?
1998 ile 2002 arasında sadece 50 eserin restorasyonu söz konusu iken 2002’den bu yana 4 bin eserin restorasyon projesini yaptık. Kimi bitti, kimi devam ediyor. Devletten bize para mı geldi, hayır.