Sanatçı, Venedik okuluna bağlı ressamlar içinde desen üstünlüğünü reddeden, renkleri ise en parlak ve en olumlu kullananlardan biridir. Babası boyacı olduğu için, ilk sanatla ilgili ilk bilgilerini ondan almış, çok kısa bir süre Tiziano’nun atölyesinde çalışmıştır.
İdealist bir yaşamı olduğu bilinir; yani resim için yaşamış, istem dışı hiçbir iş sanatçıya kolay kolay yaptırılamamıştır. Resimlerinin konuları ya dinden yada mitolojiden alınmıştır. Sanatçı Michelangelo’nun desen felsefesi ile Tiziano’nun renk felsefesini bir senteze götürmeyi amaç edinmiştir. Hiç gün ışığı almayan bir atölyede çalıştığı söylenir. Ayrıca sanatçı canlı model de kullanmıştır.
Fresko tarzını hiç denememiş olan sanatçı Portre çalışmaları da yapmıştır. Portrelerinde modellerinin kim olduğuna değil, yüzlerinin bir özelliği olmasına dikkat etmiştir. Venedik okulunun, desen zayıflığı fenomeni ve eleştiri ile karşı karşıya bırakan durumunu Tintoretto kırmıştır. Delacroix’nın, “altıncı kattan düşen bir insanın, yere varıncaya kadar krokisini çizebilen adama ressam derim” yargısı, sanki Tintoretto için söylenmişti. Figürlerinde müthiş bir hareketlilik vardır. Bu hareketi sanatçının “Baküs” isimli resminde rahatlıkla görebiliriz. Resmi yaparken, yaptığının hem resim hem de canlı bir gerçek olmasına dikkat etmiştir.
Devamını oku...